ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri





















ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri

ÇAKIŞ MAHALLESİNDE MİTİNG GİBİ BULUŞMA

ÇAKIŞ MAHALLESİNDE  MİTİNG GİBİ BULUŞMA
Yayınlama: 07.02.2019
419
A+
A-

Manavgat Belediye Başkanı ve CHP Manavgat Belediye Başkan Adayı Şükrü Sözen’in Çakış Mahallesi’nde yaptığı “Halkla buluşma” toplantısı, kalabalık nedeniyle mitingi aratmadı. Büyük bir sevgi seli alana giren Başkan Şükrü Sözen’in konuşmaları alkış ve tezahüratlarla sık sık kesildi.

Manavgat Belediye Başkanı ve CHP Manavgat Belediye Başkan Adayı Şükrü Sözen, ilk büyük seçim programını Çakış Mahallesi’nde gerçekleştirdi. Tüm Çakış halkı Başkan Sözen’e destek olmak için miting alanına akın etti. Başkan Şükrü Sözen, halkla buluşmak amacıyla gittiği programda sevgi seli ile karşılandı. Genç yaşlı çocuk çoluk tüm Çakışlılar Başkan Sözen’e destek olmak için soğuğa aldırmadan miting alanında toplandı. Başkan Sözen’e, eşi Hatice Sözen, CHP İlçe Başkanı Aliye Coşar, ilçe seçim komitesi, ilçe yönetimi, kadın kolları, gençlik kolları, partililer, başpehlivanlar İsmail ve Turan Balaban kardeşler ve yüzlerce vatandaş eşlik etti.  Başkan Sözen, büyük bir sevgi selinin arasından geçerek konuşmasını yapmak üzere sahneye çıktı. Başkan Sözen’in öncesinde konuşan CHP İlçe Başkanı Aliye Coşar, Çakış halkına bu ev sahiplikleri ve destekleri için teşekkür ederek, barış ve huzur dolu bir seçim dönemi diledi.

SİZE HİZMET BOYNUMUZUN BORCU

Başkan Sözen Çakış Mahallesinde yaptığı konuşmasında şunları söyledi; “Çok kıymetli büyüklerim, annelerim, kız kardeşlerim, değerli hemşehrilerim, genç arkadaşlarım; öncelikle hepinizi yürekten saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Buraya bu şekilde gelmek bir ayrıcalık. Sizlerin bu sevgisine, ilgisine layık olabilmek büyük bir ayrıcalık. Bizlere bu samimiyeti gösterdiğiniz için, Bu saatte, evinizde istirahat edeceğiniz, sobanızın başında çoluğunuzla çocuğunuzla olacağınız saatleri bizlere ayırdığınız için hem arkadaşlarım adına, hem kendim adıma sizlere yürekten teşekkür ediyorum. Bu kalabalık karşısında sizlere layık olduğunuz hizmetleri bir şekilde ayağınıza getirmek boynumuzun borcu.

MANAVGAT’IN ÖNÜNÜ AÇMAK İÇİN BURADAYIZ

Değerli hemşehrilerim, Yaklaşık 2 aydır 65 civarı köyümüzü gezdik, Sanayimizi, bütün merkezdeki, sahil bandımızdaki esnaflarımızı, pazarlarımızı gezdik. Belli saatlerde evlere giriyoruz, kendimizi sizlere, topluma anlatmaya gayret ediyoruz. Kalan eksiklerimizi tamamlamak, Manavgat’ın önünü açmak için bir dönem daha görev yapabilmek adına sizin de huzurunuza geldik.

HALKIN YAŞADIĞI SIKINTIYI YÜREKLİCE DİLE GETİREMİYORSANIZ, SORUMLULUK ALMAYA HAKKINIZ YOK

Değerli dostlarım, inanın belediyecilik herkesin hayal etiği kadar kolay bir şey değil. Herkes ‘ben de belediyeci olacağım, bu süreci taşıyabilirim’ diyebilir,  İdareci olacağım diyen insanların öncelikle yaşamlardaki zorluğu tespit etmesi gerekiyor. Manavgat’ın bir ucunun Alara Çayı, bir ucunun Köprü çayı, bir ucunun Isparta sınırı olduğunu insanların unutmaması gerekiyor. 106 mahallesiyle Türkiye’nin 70 ilinden büyük bir ilçe olduğunu unutmaması gerekiyor. Büyük olduğu kadar dostluk, kardeşlik ilişkilerinin bireysel bağların da son derece önemli olduğu bir kent burası artık. Kaza demiyorum, ilçe demiyorum, kent diyorum. Ve bu kentin insanının hayatının ne kadar zor olduğunun da bir ölçekte tespitini yapmış olmanız gerekiyor. ‘Ben bu kenti yöneteceğim, ben bu kentin kalan ihtiyaçlarını halkın layık olduğu neticeye götüreceğim’ diyebilmeniz için önce vatandaşın ne yaşadığını bilmeniz gerekiyor. Bakın ben Çakış’tan size, beni duyacak olan arkadaşlarıma hatırlatayım. İnsanların yaşamı çok zor geçiyor. Siz belki oturduğunuz yerden bunu göremezsiniz ama bizler halkın içinde olduğumuz için görebiliriz. İnsanlar gününü zor geçiriyor. Sabah korkuyla, kaygıyla kalkıyor insanlar. ‘Bugün borcumu harcımı nasıl öderim, kredi kartlarımın karşılığını nasıl telafi ederim ya da ürettiğim ürünün maliyetinin farkındayım, nasıl üstesinden gelebilirim, mazotun devamlı artışının nasıl üstesinden gelirim, sabah okula gidecek çocuğumun cebine nasıl 2 kuruş harçlık koyarımın kaygısı içerisinde insanlar. Ürettiği mamülün satışı noktasında insanlar kaygılı, pazar bulamıyor. İnsanları aracılardan kurtaramamışız. Elektrik faturasını eline aldığı taktirde ‘ben ne kadar elektrik kullandım, su kullandım’ diye insanlar bulmaca gibi  bir durumun içerisinde. Sürekli bedeller ödeyen, şu bedeli, bu bedeli diye faturada onlarca bedel gören ve kendini bedel ödemeye zorunlu hisseden bir vatandaş var önümüzde. Bugün asgari ücretli vatandaşa baktığınız zaman, insanca yaşamak için mücadele veriyor, gününü geçiremiyor. Her yerde bir örnek veriyorum; Avrupa’daki insanın aldığı asgari ücretle, Avrupa insanı maaşının üçte biriyle benim ülkeme geliyor, benim ülkemde 5 yıldızlı otellerde haftalarca maaşının üçte biriyle kalabiliyor. Benim ülke insanım aldığı maaşla gümrüğe kadar gidemiyor, havaalanına gidemiyor. Çünkü insanlar hayat mücadelesi veriyor, evladımın geleceğini nasıl sağlarım, kızıma nasıl çeyiz hazırlarım, çocuğuma nasıl bir yarın verebilirim diye arayış içerisinde. Bunu yüreğinizde hissediyorsanız, bu insanların yaşadığı soruna çözümler bulmaya çalışıyorsanız, elinizden hiçbir şey gelmiyorsa da çıkıp yüreklice toplumun önünde bunlar dile getiremiyorsanız bu toplumun sorumluluğuna talip olma hakkınız asla ve asla yoktur.

BU TOPLUMUN BİR 5 YIL DAHA KÖLESİ OLMAK BOYNUMUN BORCU

Değerli hemşehrilerim, bizler de sizler gibi mücadele verenlerdeniz. O onurlu mücadelenizin her zaman farkındayız. Bütün çektiklerinize, yaşadıklarınıza rağmen, asla ve asla örfünden, adetinden ödün vermeyen sizleri görmek, köy insanını görmek, hala ve hala bütün zorluğuna rağmen şu ev sahipliğini sergileyen köylü vatandaşlarımızı görmekten anlatılmaz keyif alıyoruz, onur ve gurur duyuyoruz. Bu gerçek bir Türk insanının duruşu, hiç kendinden ödün vermeyen, taviz vermeyen, her koşula rağmen ayakta kalan bir insan profili bu. Köylünün ne çektiğini bilmeyen, ne yaşadığını bilmeyen asla bu insanların, bu toplumun sorumluluğunu üstlenemeyeceği kanaatindeyim.  Bizler de sıkıntı içerisindeyiz. Bakın, bize görev verdiniz bundan 10 yıl önce bu onurlu görevi layık gördünüz. İlk 5 yıl her anımız zorlukla, mücadele ile geçti. Düştük, kalktık, yürüdük, apaladık ama hiçbir zaman teslim olmadan bu topluma görevin kutsal bir iş olduğu bilinciyle sürekli dik durmaya gayret ettik, her şeye rağmen. 5 yılın neticesinde bizim teslim olacağımızı zannettiler, o yolda bize yaşattıklarından sonra teslim olacağımızı zannettiler ama hiç bilmiyorlardı ki, bizi biliyorlar, hiç akıllarına gelmedi biz yaşadıklarımızla güçleniyoruz, yaşadıklarımızla sizlerle her an bütünleşiyoruz, bunu unuttular. Bir 5 yılın sonunda el birliği ile çok şey yaptık. İkinci 5 yıl içinde bizlere o sahiplenme duygusu içinde olan yürekli insanlara, yürekli hemşerilerime o sahiplenmenin borcunu, vefasını ödemek zorundayım. Çünkü ahlaksızca kurgulanan şeylere itibar etmediler, beni bağırlarına bastılar, ben bu insanların bir 5 yıl daha kölesi olmak zorundayım duygusuyla ben ikinci kez sizlerin huzuruna geldim. Her seferinde kendimi sorguluyorum, çünkü bu kentin, çocuklarımızın, evlatlarımızın, büyüklerimizin geleceğine talip olmanın vebal olduğuna inanıyorum. Bu kentin bir 5 yıl daha her seferinde vebalini üstlenebilecek pozisyonda mıyım diye hep kendimi sorguladım. Ve her seferinde de kendimi yetiştirdiğim, iyi bir belediyeci olduğum, hiçbir zaman zorluklardan korkmadığım, yılmadığım ve sürekli inandığım doğrultuda gidebildiğime inandım.

HALKI TEMSİL EDECEK İNSAN KORKMAYACAK

Değerli hemşehrilerim, tabi bunlar yetmiyor, toplumun sizi tanıması, toplumun sizi sahiplenmesi gerekiyor. Çünkü size sorumluluk veriliyor. Bugüne kadar verdiğim mücadelenin içinde hep hassas olmaya çalıştım. Bir gün bu görevden indiğim zaman sizin aranızda olacağımı, toplumun içinde gezeceğimi hiçbir zaman unutmadım. Toplumu acizlendirmemek benim ilk adımım oldu. Toplumun öfkesini almamak, tepkisini almamak benim ilk adımım oldu. İnsanları siyaseti ile değerlendirmemek ilk adımım oldu. Şunu yürekten biliyorum, bu meydanda en az benim kadar ülkesini seven kentini seven, milli değerlerine, dini değerlerine bağlı bir sürü milliyetçi, ülkücü arkadaşım var, hepsi baş tacımız. Bu meydanda Ak Parti’ye gönül vermiş, bugüne kadar o doğrultuda oy kullanmış dostlarımın olduğunu biliyorum. Hepsi başımızın tacıdır. Bugün Şükrü Sözen’e başarısız diyen olur, bocaladı diyen olur, hepsini saygıyla karşılarım. Kusursuz bu görevi yaptığım iddiasında değilim, yüzde yüz eksiksiz yaptığım iddiasında da değilim. Ama bir şeyin iddiasındayım. Bütün yüreğimle, inancımla çalıştım, bu topluma ait olanları, çocukların geleceği olan o kaynakları hiçbir zaman, hiçbir baskıyla kimseye peşkeş çekmedim, bunu hiç kimseye söyletmem. Bütün mücadelem buna yönelik. Burada olacak o insan, sizi temsil edecek noktada olan insan korkmayacak. Ben buna imza atmadığım zaman, ben buna onay vermediğim zaman başıma ne gelirin hesabını asla yapmayacak. Bu kentte anca öyle görev yapılır, korkusuz, yüreklice. Sizlerle beraber verdiğimiz bütün mücadelede Kültür Merkezleri, Gençlik Merkezleri, Pazar yerleri, stadyumlar, köprüler, belediye binaları, kreşler, öğrenci yurtları, huzurevleri, parklar, otoparklar ve daha unuttuğum birçok projeyi biz elbirliğiyle neticeye götürdük. Asfalt şantiyemiz, plent cihazlarımız, köylerimize yaptığımız yatırımlar, birçok hatırlayamadığım projeler gönül gönüle, omuz omuza neticeye gitti.

BÜYÜKŞEHİR YASASI İLE VATANDAŞIN  DA KAFASI KARIŞTIRDILAR

Değerli hemşehrilerim, hatırlayın bu meydan da dahil olmak üzere her yerde bu Büyükşehir yasasının sıkıntılı olduğunu, bizleri frenleyeceğini, bizlerin önünü kesmek için kullanılabileceğini, art niyetli kullanıldığı taktirde tamamen cezalandırma mekanizmasına dönüşebileceğini her yerde bağırarak ifade etmiştim. Ama arkasından da dua ettim, ‘inşallah art niyetli değillerdir, bu yasayı böyle kullanmazlar’ diye. Ama 5 yıl geçti, 5 yılın sonunda sizler de sıkıldınız, bizler de. ‘O iş Büyükşehirin, bu iş ilçe belediyesinin, o yol Büyükşehirin, bu yol Manavgat Belediyesinin, o sorumluluk onun, bu sorumluluk benim’ diye diye vatandaşın tamamen kafası karıştı. Kim yetkili, kim değil, kimin yetkisi nereye kadar, vatandaş sıkıldığı zaman kimden hesap soracak, eksik kalan işlerin sorumlusu olarak kimi görecek, vatandaşın da kafası karıştı.

HERŞEYE RAĞMEN EN BAŞARILI 20 BELEDİYENİN İÇİNDEYİZ

Değerli hemşehrilerim, bizler size nasıl hizmet ediyoruz, belediyenin gelir kalemleriyle. Belediyenin gelir kalemleri belediyeye, kuruma para kazandırdığı müddetçe o paraları biz sizlere hizmet olarak veriyoruz. Belediyelerin para kazanma kaynakları nedir; haldir, terminaldir, mezbahadır. Peki bunlar nerede ? Bunlar biz bas bas bağırırken ‘yapmayın, bunların gelir kalemleriyle biz kente hizmet edeceğiz’ derken bize gülenler aldılar bütün bu birimleri yasa gereği Büyükşehir’e bağladılar. Bitmedi, ‘biz bu topluma hizmet edeceğiz, bu toplumun evladıyız, asla kendimizle ilgili bir beklentimiz yok, bizim önümüzü kesmeyin, bu belediyenin kaynakları bu çocukların, bunlar çocukların geleceği’ diye bas bas bağırırken sokaklarda, tomaların, çevik kuvvetlerin gölgesinde bütün sahillerimizdeki büfelerimizin, su sporlarımızın, kafeteryalarımızın gelirlerini alıp Büyükşehir’e götürdüler. Bitmedi, ‘yapmayın yarın sizi bu topluma şikayet ederiz, 5 yıllar çabuk geçer, bizi değil bu kenti cezalandırıyorsunuz’ derken su gelirlerimizi, altyapı gelirlerimizi aldılar, caddelerimizi aldılar, caddelerimizdeki ilan reklam gelirlerimizi aldılar. Peki amaç neydi, amaç sizlerle bizleri karşı karşıya getirebilmek, bizleri başarısız kılmak, bütün gelir kalemlerimizi elimizden alıp, ‘bakın 5 yılın sonunda, gördünüz mü başarısız oldular’ demek. Peki, bunun neticesinde ne çıktı, buradan aksini iddia ediyorlarsa her zaman saatlerce tartışırım, Manavgat Belediyesi Türkiye’nin en çok yatırım yapan ilk 20 belediyesinin içine girdi. Ve hep doğru yatırımlar, insanın yaşamına kolaylık getiren, insan hayatına dokunan, insanın yaşadığı kentten gurur duymasını sağlayan projeler bunlar. Birilerinin cebini doldurmak, birilerine kaynak yaratmak için yapılan, yaptırılan projeler değil.

MANAVGAT BELEDİYESİ ÜST GEÇİTLERİN PARASIYLA KÖYLERİN BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZERDİ

Değerli hemşehrilerim, yine her zamanki samimiyetimizle halkı bilgilendirme görevimizden dolayı bu toplum bilgi sahibi olması gerekir, bu bizim görevimiz düşüncesiyle toplumun önüne çıktık, o üstgeçitlerin, o ucube yapıların bu kente layık yapılar olmadığını ifade ettim. Sayın Valime gittim, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanıma gittim, Karayolları Bölge Müdürüme gittim, herkese bunu anlattım. ‘Bunu kente layık görmeyelim, eğer gerekliyse battı çıktılarla, kuzey yoluyla geçelim’ diye alternatif projelerle gittim. Ama bize güldüler, geçtiler, ‘bu kente yapılan bir yatırımdır’ bu dediler. Bugün ne yapıyorlar, Manavgat’taki yaptıkları yatırım kalemlerini içinde o rakamı da sayıyorlar. Peki ne yazıyor, üstgeçitlerin bedeli; 300 trilyon. Peki ben sorayım size, ne işe yarıyor ? Cevabını da ben vereyim, Alanya’dan Antalya’ya geçecek ya da geri dönecek dostlarımıza transit yol yaratmak için yapılan bir yatırım. Manavgat’a hiçbir faydası olmayan, Manavgat’ı tamamen bölen, kentle turizmi birbirinden ayıran, kentin önünde berbat bir silüet oluşturan bir yapı oldu. Peki soruyorum size, Büyükşehir’in asli görevlerinden bir tanesi nedir ? Mahallelerimize, köylerimize kanalizasyon hatları getirmek, yağmur suyu hatları getirmek, içme suyu hatlarını yenilemek. Bana bir tek köy sayabilir misiniz, yağmur suyu, içme suyu, kanalizasyon hatları yenilenmiş olan. Bütün gelirleri kendilerinde toplamaları, bütün yetkileri kendilerinde toplamalarına rağmen bir tek yatırım yapamadılar. Peki o 300 trilyonu Manavgat Belediyesi’ne verselerdi, Manavgat Belediyesi bütün bu köylerin alt yapı sorununu o parayla 500 kere çözebilir miydi, 500 kere çözebilirdi arkadaşlar. Bugün biz o kavgayı verirken, kayıtsız kalan arkadaşlarım, o gün ilçe başkanlığı yapan arkadaşlarım bugün halkın önüne çıkacak, diyecek ki; ‘Ben Manavgat Belediyesi’ni daha iyi yönetirim, benden daha iyi belediye başkanı olur’. Bunu da yorumlamak, bunu da değerlendirmek sizin hakkınız değerli hemşehrilerim. Uygun görürseniz benim baş tacımdır.

ÜNİVERSİTE ARAZİSİNE CEZAEVİ YAPIYORLAR

Bugün gittiğim köylerde görüyorum ki, bu köyüm de dahil insanlar çocuklarını okutabilmek için mücadele veriyor. İnsanlar boğazından, kıyafetinden kısarak evlatlarını okutmaya çalışıyor, eğitimli toplumların, kentlerin ve ülkelerin sorunlarını çözebileceğine, üst ölçeklere çıkarabileceğine inanıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; muasır medeniyetler seviyesine çıkmanın temeli eğitim olmak zorunda, yeni nesli okuyan bir yeni nesil olarak yetiştirmek durumundayız. Peki siz böyle düşünürken, onlar bunu düşünmüyorlar. Peki Manavgat’ımızda böylesine dev bir kentte bir üniversite var mı arkadaşlar ? Üniversitemiz yok hala. Peki üniversite yapmak kimin işi ? Devletin işi, iktidarın, hükümetin işi. Peki üniversite yapmak yerine ne yapıyorlar ? Ilıca’da 600 dönümlük üniversite alanımızı bir gecede dönüştürerek oraya cezaevi yapıyorlar. Peki biz ne yaptık ? Döndük, orada da isyan ettik. ‘Yapmayın burası çağdaş bir kent, turizm kenti, çocuklarımız burada okumak durumunda, üniversitenin bölgeye katacağı şeyler çok daha fazla’ dedik. Ama lafımızı anlatamadık, elimize aldık pankartları arkadaşlarımızla protesto gösterilerimizde bulunduk ve ‘sizi yarın bu topluma şikayet edeceğiz’ dedik. O günün kayıtsızları da, o günün vurdumduymazları da bugün sizden de görev isteyecek arkadaşlar. Bunları yorumlamak, değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bu toplumun önüne çıkmak, bu toplumdan sorumluluk istemek o kadar kolay değil.

AKLIMIZLA DALGA GEÇİYORLAR

Bunların arkasına sığınarak sorumluluk alınmaz. Böyle siyasetçilerin arkasına sığınarak, onlardan güç alarak yerel seçim süreleri taşınmaz. İşte ‘ iktidar partisinin belediye başkanına oy verirseniz ahretliğinizi garantilerseniz’ diyen siyasetçilerden medet umarak, bundan istikbal görerek siyasete asla çıkılmaz. Dini kullanan, dini istismar eden Müslüman toplumlarda bu kadar barizcesine insanın dini duygularıyla oynayan siyasetçileri bu toplum her zaman cezalandırmıştır. Benim anam da, babam da Müslüman, binlerce şükür ben de Müslüman’ım. Anam hacıya gitmiş, başı kapalı, 5 vakit namazını kılan bir insan. Böylesine yanlış yorumlar bizim de kafamızı karıştırıyor. Aklımızla alay ediyorlar, buna asla müsaade etmeyelim, fırsat vermeyelim.

BELEDİYECİLİK BİZİM İŞİMİZ, HERKES İŞİNİ YAPSIN

Elimizden Türkbeleni’ni alıp giden, yanmasına vesile olanlar, bugün doğanın içine o berbat, ucube 40 trilyonluk yatırımı reva görenleri unutmayalım, bunları hafızamıza yazalım, hatırlayalım. Oymapınar Barajı’nı acımadan, tarih boyunca Manavgat’a ait olan Oymapınar’ı Akseki Belediyesi’ne bağlayanları unutmayalım. Aksekili kardeşlerimizle bizleri karşı karşıya getirmeye çalışarak plajlarımızı usulsüzce vermeye çalışanları unutmayalım. Size bir şey sormak isterim; yanlış gördüğünüz bir şeyi size yaptırabilirler mi ? Size de yaptıramazlar, bana da yaptıramazlar. O kadar önemsiyorum ki, ben bu kenti seviyorum, bu kentin geleceğini düşünüyorum. Ben belediye başkanından önce bu kentin bir evladıyım. Her şeyi vatandaş gözüyle yorumlamak zorundayım ben.  Ben bana ait olanları koruyabilecek insanlara oyumu veririm. Şükrü Sözen’in önüne getirdiler, deniz kenarında rantı olan dev bir araziyi, çamlığı. Ankara’dan İstanbul’dan gönderiyoruz falan firmayı, falan holdingi. Oraya imza at dendiği zaman Şükrü Sözen buraya imza atar mı arkadaşlar ? Asla. Peki mevcut sisteme ait olan, her şeyi biz biliriz diyen bu anlayışla önüne gelen bir dosya ile kardeşimin mücadele edebilme şansı var mıdır, asla. Bunu bir düşünelim, biz seviyoruz asla düşman değiliz, kimsenin kötü olmasını istemeyiz, bu kentin geleceği önemli. Benim çocuklarım burada büyüyecek, Allah ömür verirse benim torunlarım bu kentte yaşayacak. Bu kentin geleceğini düşünmek bizim işimiz görevimiz, belediyecilik bizim işimiz ya! Herkes işini yapsın arkadaşlar. Yollarda güzel yürüyebilen yolda güzel yürüsün, kaldırımda güzel yürüyebilen kaldırımda güzel yürüsün, ticaret yapabilen ticaretini yapsın. Herkese saygılıyız ama belediyecilik bizim işimiz.  Biz sınav verdik, 10 yıl arkadaşlar. Bu kurumu yolumuzu kesmelerine rağmen ayakta tuttuk. Bu kurumu Büyükşehir yasası ile kitlemeye çalışırlarken tarihinin en zor döneminden geçirdik bu belediyeyi. Bu büyükşehir yasasını entegre ettik, entegre ederken de bu yapıyı kurumsallaştırdık, çalışan bir belediyeye dönüştürdük. İspatı ne biliyor musunuz ? Ama ben Manavgat’ı iktidarla buluşturalım diyenlerle bir Serik’i, bir Manavgat’ı işaret ederim. Aradaki farkı siz kıyaslayın. Kimseyi kötülemek istemem, herkesi seviyorum ama emeği gözlemlemek zorundayız, kentlerin kat ettiği çıkış çıtalarını yorumlamak zorundayız.

KÖYLERİMİZE NE YAPTILAR?  SAYSINLAR

Değerli hemşerilerim bugün diyorlar ya Manavgat’ı iktidar nimetleri ile buluşturalım, tekrar buradan soruyorum. Büyükşehir elinizde değil miydi 5 yıl ? Bütün nimetler elinizde değil miydi ? Bana sayın bu kente ne yaptığınızı ? Bana sayın köylerime ne yaptınız ? Ama biz birbirinden değerli projelerimizle bu hizmetleri başardık, önümüzdeki dönem de hazırlığımız var. İnşallah onların Manavgat’ı iktidarla buluşturalım yorumları üzerine Çakış’tan başlayarak halk yeniden iktidara gelecek. Elbirliğiyle, inançla tek yürek yine bu halk çok güzel şeyler yapacak. Şükrü Sözen tek başına hiçbir şey yapamaz, halk olmadan, sizlerin desteği olmadan, sizlerin sahiplenme duygusu olmadan asla bir şey yapamayız.  

 DUALARINIZI BİZDEN ESİRGEMEYİN

Değerli hemşehrilerim bugün zorluklarınızı biliyorum, 6 milyon Suriyelinin yaşadığı bir ülkede hayat kavgası verdiğinizi gözlemliyorum. Bugün 6 milyon Suriyeliye iş garantisi, sosyal güvence, işsizlik paraları ödendiği, iş yeri açma, vatandaşlık hakları verilmeye çalışıldığı bu dönemde milyonlarca işsiz gencimin olduğunu biliyorum. Kahve köşelerinde kara kara düşünen, yarın kaygısı yaşayan gençlerimizin, Manavgat da dahil on binlerce gencimin olduğunu biliyorum. Hep beraber bir şeyler yapmak zorundayız, yerel seçim diyerek geçmeyin. Bir şeylerin fitilini bir yerden ateşlemek lazım. Bu yasanın belli mecburiyetleri de var. Bu yasa bize diyor ki, mutlaka ve mutlaka Antalya Büyükşehir Belediyesi ile beraber çalışın. Bu anlamda biz ne yaptık, en az 10 kere Antalya Büyükşehir Belediye başkanımıza gittim. ‘Sayın Başkan müşterek çalışmak istiyorum, ben kentime hizmet etmek istiyorum, bizlere fırsat verin, bizlerle ne kadar uyumlu çalışılabileceğini sizlere gösterelim’ dememize rağmen asla bir yaklaşım göremedim. Ama yine de başarılı olsunlar diye dua ettim, ama dualarımız tutmadı, her zaman olmuyor, bugün 3 katrilyon ile Türkiye’nin en borçlu belediyelerinden bir tanesi arkadaşlar. Duamız onda tutmadı ama inşallah şunda tutar; çalışabileceğimiz, diyalog kurabileceğimiz, beraberce kentin bütün sorunları noktasında birleşebileceğimiz bir Belediye Başkanını da Allah bize nasip eder diye yeniden dua ediyorum. Çünkü bu yasa bize bunu mecbur kılıyor. Eğer gerçek anlamda başarı istiyorsanız, Büyükşehir ile ortak çalışmanız gerekiyor. Bunun için bir fırsat doğdu. Öncelikle bizlere dua etmenizi istiyorum. Hangi siyasi partide olursanız olsun, bizim namuslu, şerefli, ahlaklı görev yaptığımıza inanıyorsanız, sizlere ait olanları, hassas değerlendirerek çocuğumuzun boğazından tırnak kadar haram lokma geçirmediğimize inanıyorsanız, insanlar o kuruma gelirken, o partiden bu partiden bize oy vermeyen kardeşlerimi bir kat daha saygıyla karşıladığımızı, hatayı kendimizde bularak eksiklik bizdedir dediğimize inanıyorsanız, öncelikle bizlerden ne olur dualarınızı esirgemeyin.

 ANTALYA’DAKİ DAYIMIZ MUHİTTİN BÖCEK

Buna ihtiyacımız var, bu çarkın içinde olmak hakikaten zor. Manavgat gibi bir yerde Belediye Başkanı olmak kolay bir görev değil, ateşten bir gömlek. Öncelikle dua, daha sonra da Antalya’dan bir ışık doğduğuna inanıyorum. Bugün derler ya, herkesin yerine göre darlandığında bir dayıya ihtiyacı vardır diye. Bizim de dayıya ihtiyacımız olduğu dönemler illa ki oluyor. Biz kendimize bir dayı seçtik. Eğer bu dayıya toplum da olur verirse, o bizim dayımız olacak, dayı yeğen yan yana dayı yeğen yürüyeceğiz. Muhittin Böcek dayı, Antalya’da. 20 yıldır laikiyle görev yapıyor, belediyeciliği sonuna kadar öğrenmiş, hiçbir şaibeye karışmamış. Ve ben Antalya’yı bu yasaya rağmen adil yönetirim diyen, herkese eşit davranırım, o kurum toplumun kurumu, o kurum babamın yeri değil diyen cesaretli, yürekli ve herkse sevecen davranabilen, içinde öfke, kin ve nefret olmayan bir insan. Muhittin Böcek’i de Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak sizler olur verirseniz, bu kentin kalan sorunlarıyla ilgili hazırlıklarımız var, projelerimiz var, hala inancımız var. Kurum olarak, ekip olarak dimdik ayaktayız. Bir 5 yıl sizlerle beraber olacağız, buna yürekten inanıyorum. 2 ay sonra kullanacağınız oylarınızın köyümüze, Manavgat’ımıza, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Sağ olun, var olun, iyi ki varsınız.”

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.