“BİZ BİZE YETERİZ TÜRKİYE’M’’.. KIİLİÇDAROĞLU’NUN, YOK EDİLEN KAN EMİCİ IMF UMUDU
Dünya koronavirüs nedeniyle ekonomik bir çöküşe girerken Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın koronavirüsle mücadele kapsamında açıkladığı ekonomik paketler, işverenlere ve çalışanlara rahat bir nefes aldırdı.
Ancak bulduğu her fırsatta hükümeti eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, açıklanan ekonomik paketleri beğenmemiş ve Türkiye’nin başına adeta bela olan IMF’ye başvurulması gerektiğini söylemişti.
Türkiye’nin koronavirüsle mücadele kapsamında ekonomi önlem paketi açıklayan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, önerilerinde Türkiye’nin IMF’den para alması gerektiğini belirterek “Uluslararası finans kuruluşları bu konuda kaynak ayırdılar.
Türkiye olarak girişimlere başlamalıyız ” ifadelerini kullanmıştı.
Kılıçdaroğlu’nun korona virüsle mücadele kapsamında beğenmediği ekonomik paketler Türkiye ekonomisini ayakta tuttu.
Cumhurbaşkanı Erdpğan’n başlattığı “Biz Bize Yeteriz Türkiye’m” kampanyasına bazı çevrelerin aşırı tepki gösterdiğine şahit oluyoruz son birkaç gündür.
Halbuki böylesine olağanüstü dönemlerde devletlerin birtakım kampanyalar düzenlemesi gayet doğal bizce.
Hem başka birçok ülke de başvuruyor bu yönteme. Onlar da sıkıştıkları yerde vatandaşlarından yardım istemekten hiç çekinmiyor.
Alın işte Fransa…
Adamlar açık açık “Tüm vatandaşlarımızı koronavirüs mağdurlarına bağışta bulunmaya davet ediyoruz” duyurusu yaptı geçtiğimiz günlerde.
Tabii ki, bizde “Bu nasıl iş yahu? Devlet vatandaşından para ister mi Allah aşkına?” diye ortalığı velveleye veren muhalifler Fransa’nın bu çağrısına tek bir itirazda bulunmadı.
“Cumhuriyet tarihinde gerek ekonomik, gerekse de siyasi olarak çok badire atlattık.
Lakin Türkiye’nin hiç bu kadar acziyet içine düştüğünü görmedik” iddiasını ortaya atan zevat, doğal olarak bu habere de “Fransız” kalmayı tercih etti.
Aslında diğer pek çok ülkenin durumu da Fransa’nınkinden pek farklı değil Avrupa’da.
Mesela, “Halkının tüm fatura ve vergi ödemelerini askıya aldı” denilerek methedilen İtalya, sağlık sisteminin çökmesi üzerine kararname yayınlayarak halkından destek istedi.
Vatandaşına aylık gelir yardımı yaptığından dolayı göklere çıkarılan İspanya hükümeti ise “Başlattığımız kampanyaya hem halktan hem de özel şirketlerden bağış bekliyoruz” açıklaması yaptı.
Karşı karşıya kaldığımız tablo, bize içinde bulunduğumuz mevcut durumda hemen hemen hiçbir devletin, vatandaşlarının ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayabilecek güçte olmadığını gösteriyor.
Görüyorsunuz, herkes şu menhus süreci en az hasarla atlatmanın derdine düşmüş vaziyete.
Tabii ki, kendi çapında birtakım ekonomik paketler açıklayan devletlerin varlığını inkâr edecek değiliz. Ancak biz de buna paralel olarak gerekli adımları atıyoruz görüldüğü kadarıyla.
Şimdiden bazı sektörlerin vergilerine erteleme getirilmesi, nakit akışı bozulan firmaların kredi borçlarının ötelenmesi, 2 milyondan fazla vatandaşımıza 1000’er TL verilmesi, en düşük emekli maaşının 1500 liraya çıkartılması gibi pek çok kolaylığı hayata geçirdik örneğin.
Elbette bu adımların yeterli olup olmadığı tartışılabilir. Fakat kanaatimize göre bu tartışmayı sağlıklı bir zeminde yürütmek zorundayız.
Malum, muhalefet etmekle ihanet etmek arasında ince bir çizgi var.
İşte o çizginin aşılıp aşılmadığına hiç olmazsa bugünlerde dikkat edilmesi gerekiyor.
En azından, ana muhalefet partisi genel başkanının, sürecin hassasiyetine uygun davranıp, “Uluslararası finans kuruluşları koronavirüsle mücadele konusunda kaynak ayırdı.
Türkiye de bu kaynaktan faydalanmak için ivedilikle girişimlerde bulunmalı” dememesi icap ediyor.
2019’un mart ayında yaptığı açıklamada, seçim nedeniyle bütçenin tamamen harcandığı algısını pompalayarak, “Hükümet şimdi ‘Acaba nisana kadar nasıl idare edebilirim’ düşüncesinde.
Yakın zamanda zaten IMF’nin kapısını çalacaklar” herzesini yumurtlayan Kemal Kılıçdaroğlu için ihanet etmemeyi seçmenin bir hayli güç olacağını biliyoruz.
Ancak şu bir gerçek ki, fırsattan istifade ederek, kan emici IMF’ye “gel gel” yapmanın halihazırda hiç kimseye bir faydası yok.