TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ

‘’DEPREMLER KAÇINILMAZSA’’
KENTSEL YERLEŞİM VE İNŞAATLARDA JEOFİZİK VEJEOTEKNİK ETÜTLERİN ÖNEMİ*
Ülkemiz tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği Deprem,
sel, çığ, heyelan, yangın gibi doğal afetlerle sıklıkla karşı karşıya
kalmasıyla beraber,Depremlerde insan kaybı açısından dünyada üçüncü,
etkilenen insan sayısı açısından sekizinci sıradadır.Ülkemiz aktif
tektoniğinin ana unsurlarını Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Ege
Graben Sistemi, Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi ve Helenik-Kıbrıs Yayı
oluşturmaktadır. Antalya ve yakın çevresi de belirtilen bu büyük
faylardan Helenik-Kıbrıs Fayının etki alanına girmektedir.
Helenik-Kıbrıs yayı, Türkiye’nin güney kıyısı yakınlarında, Girit
adasının güneyinden geçerek kuzeydoğu yönünde Rodos adasının güneyinden
Fethiye Körfezi’ne doğru uzanır.
Şekil 1. Türkiye ve Çevresindeki Levha Tektoniği Modeli (İzmir Deprem
Master Planı,2000) Antalya ve çevresi, (1) Fethiye-Burdur Fay Zonu, (2)
Helenik-Kıbrıs Fayının Plini ve Strabo hendekleri ile Antalya
Körfezi’nde uzanan bölümü (3) Aksu Bindirmesi boyunca uzanan faylarda
olan hasar yapıcı depremlerden etkilenmektedir. Depremler, genellikle
Helenik-Kıbrıs Yayı’nın Plini ve Strabo hendekleri boyunca
yoğunlaşmaktadır. Hasar yapıcı ve yıkıcı depremler bu faylar boyunca
oluşmaktadır. Diğer yandan Antalya Körfezi içerisinde de yoğun mikro
deprem etkinliği gözlenmektedir. Aksu Bindirme Fayı boyunca yüzlerce
yıldır herhangi bir hasar yapıcı deprem meydana gelmemiştir.
Şekil 2. Helenik-Kıbrıs yayı boyunca 3 ve güneybatı Türkiye’de 1 olmak
üzere farklı 4 yer sismik boşluk olarak değerlendirilmiştir. Bunlar; 1.
Zafer Sismik Boşluğu [İskenderun Körfezi ile Zafer Burnu (Kıbrıs)
arasında] 2. Antalya Sismik Boşluğu [Arnavut Burnu (Kıbrıs) ile Antalya
Körfezi arasında] 3. Aksu segmenti [Antalya Körfezinin kuzey kısmı, Aksu
bindirme fayı] 4. Gökova Segmenti [Gökova Körfezi boyunca]
Son zamanlarda ülkemizde üst üste gerçekleşen hasarlı ve hasarsız
Ortalama olarak her yıl büyüklüğü 5 ile 6 arasında değişen
depremlerdenanlaşılmıştır ki;orijini ve oluşum şekli ne olursa olsun
deprem kaçınılmazdır o halde depremin önceden tahmin edilmesi ve
öngörülmesinin hiçbirimize tedbir almadıysak can ve mal kaybının
olmaması anlamında marjinal faydası getirisi yoktur. Yani depremin bugün
olması ile yarın olması arasında tedbir almadıysanız (Güvenli yapı,
güçlendirilmiş temel ve yapı, Sığınaklar, deprem toplanma merkezleri vb.
olmadıkça) sansasyonel olmasından başka hiçbir fark yoktur. Evden
kaçsanız sığınacağınız yer yoksa yolda üstünüze binada yıkılabilir.
Düşünün ki sizin eviniz depreme dayanıklı son derece sağlam ve güvenli
bir yapı ama o gün tesadüfen bir akrabanızın evinde yada bir dost
ziyaretindesiniz yada yolda veya işyerindesiniz sizi kim koruyacak
hangi güvenli yapı? Hadi korunamadınız nereye sığınacaksınız ? Hayatta
kalabilmek için sadece bir konuda tedbir almak yetmiyor. İsviçre’de
evlerin m2 sinden fazla sığınakları var. Olası depremlerde Can ve mal
kaybının olmaması için önceden tedbirli olmaktan başka yapacak bir şey
yoktur. Tedbirler o günlük değil kökten geniş kapsamlı ve bir bütün
olarak yapılması halinde hepimizi koruyacaktır. Tedbirler konusunda hem
ilgili bakanlıklar, AFAD (TUSAK, AFADEM),hem valilik hem belediyeler
üstlerine düşen görevleri yerine getirmekteler.
Deprem her yerde ve her an olacak gibi düşünerekve gerekli tedbirlerin
alınmasına katkı sağlamak için azami gayretle can ve mal kaybına
uğranmasına engel olmak adına Biz jeofizik mühendislerine görev
düşmektedir.Bunlardan başlıcaları; jeofizik, jeolojik ve jeoteknik
faktörler gözardı edilmeden ve buna bağlı olarak doğru kentsel yerleşim
yeri seçimi yapılması, zeminin jeolojik yapısına ve jeofizik
parametrelerine (zemin etüdü statik-dinamik) uygun zemin-temel-yapı
bağlamını gerçekleştirerek inşaatın yapılmasını sağlayarak deprem
anında büyük can ve bina hasarlarına yol açılmasına engel olmamız
gerekmektedir. Ayrıca halen tehlikeli görülen yerleşim yerlerindeki
inşaatlarda çeşitli jeofizik yöntemlerle riskli yapı hasar tespit
edilerek temel, yapı yada ikisi birden güçlendirme yapılması
gerekmektedir. Bu konuda jeofizik mühendisleri olarak Çevre ve
Şehircilik bakanlığı ve Belediyelerimizle beraber çalışmanın son derece
hayati öneminin olduğunuda vurgulamak isteriz.
Baraj, tünel, otoyol vb. mühendislik yapılarının tasarım ve
projelendirilmelerinde nasıl tam donanımlı jeofizik jeolojik ve
jeoteknik raporlar hazırlanıp uygulanıyorsa aynı şekilde
kentselyerleşim yer seçimleri yapılırken,makro ve mikro ölçekte inşaat
mühendislik projelendirmeleri öncesinde, sırasında ve sonrasında da
yapılması gerekmektedir. Böylece inşaat zeminlerininjeofizik jeolojik
yapısal özelliklerinin, jeoteknik özelliklerinin, yeraltı suyu
koşullarının ve jeolojik çevrenin yapılar ve kentin gelişimi üzerindeki
etkileri hem ortaya çıkarılmış hemde kentsel plânlama sürecinde ve
inşaat öncesinde ve sonrasında ayrıntılı şekilde değerlendirilmiş ve
tasarımı yapılmış olacaktır.
Bu amaçla bir an önce Antalya Büyükşehir ve ilçe Belediyelerinde’’Deprem
araştırması zemin etüd şube müdürlüğü’’ kurulmalı ve buraya bağlı
Jeofizik mühendislerine ilave kadrolar açılmalı ve halıhazırjeoteknik
raporların dinamik yönünü güçlendirecek daha kapsamlı bir şekilde
yapılması sağlanmalıdır. Ayrıca yapı denetim firmalarında jeofizik
mühendisi istihdamının biranönce sağlanması için yasadaki boşlukların
giderilmesi ve zemin etüdü şantiye şefliğinde yine jeofizik
mühendisininde jeoloji mühendisi ile beraber yada tek başına çalışmasını
yolları açılmalıdır.
Bu konuda TMMOB Jeofizik mühendisleri odası Antalya Şubesi olarak
Bakanlıklara, valilik ve tüm belediyelerimize ilgili departman kuruluşu
ve jeofizik mühendisi istihdam sağlanması konusunda jeofizik ve
jeoteknik raporlama tekniği , hasar tespiti çalışmaları donanım ve alt
yapımızla tam destek vermeye hazır olduğumuzu kamuoyuna saygıyla
bildiririz.
Merih LEBLEBİCİ
TMMOB JFMO ANTALYA ŞUBESİ 2. BAŞKANI