ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri





















ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri

Antalya’nın fethi hayırlı olsun!

Yayınlama: 09.03.2020
440
A+
A-

Geçen hafta, Antalya’nın fethinin yıldönümü etkinlikleri vardı. Fetih kutlaması programının tanıtımı ve açılış konuşmaları bana gereksiz sertlikte, biraz da kırıcı geldi. ‘‘Antalya’ya ne katkısı olabilir’’ diye, başladığı günden beri ‘kafamı kurcalayan konuyu bu vesile ile ele aldım.

810 YIL SONRA ÇAKAN IŞIK

2017’de ne olduysa oldu, tarihteki Türk devletlerinden Selçukluların 810 yıl önce (1207) Antalya’yı fethettiğini hatırladık; fetih kutlamalarına başladık. Bu yıl da kutlamaların üçüncüsü yapıldı.

Üç yıldır yapılan konuşmalara, konferansların konu başlıklarına baktım; hayretler içinde kaldım, kafama sorular üşüştü…

‘‘Antalya yaşayanlar olarak, tarih şuurundan yoksun, gelecek kaygısı taşımadan yaşayıp gidiyormuşuz. Bunlardan bihaber yaşayınca gelecek nesillerine aktarmamız da söz konusu olamıyormuş. Sanırım kapalı olan şuurumuz açılacak fetih günü kutlamalarıyla’’ demekten kendimi alamadım.

İyi de bu şehir işgal edildi. Fetih ilanıyla değil, ‘‘burası benim toprağım’’ diyerek canını ortaya koyanların verdiği mücadele sonucunda, Anadolu’nun işgal altındaki diğer bölgeleri gibi, kurtarıldı.

Fetih günü yerine; Antalya’nın düşman işgalinden kurtuluşu-kurtarılışının daha geniş programlarla ve daha coşkulu kutlanması daha isabetli olmaz mı?

Yine bakıyorsun konuşmalara, sanki birileri yeni geldi de bizi Akdeniz’den çıkarmaya çalışıyor. Bu, yüzyıllardır böyle. Seni zayıf gördü mü çakal sürüsü üşüşür tepene.

Ancak bu ülke 1974’te Akdeniz’in en büyük masasına yumruğunu indirdi, aynı yıllarda petrol için Ege’de ve Akdeniz’de sismik gemilerini gezdirdi. O zaman da Antalya fetih günü kutlamıyordu.

Fetih günü etkinliklerine bakıyorum, pekala ‘‘Antalya’nın kurtuluş haftası’’ olarak yapılabilecek, hatta daha yakışacak şeyler.

Burası bir turizm şehri; niye fetih, niye savaş çağrışımı, anlamadım. Galiba şuurum yetmiyor ama kafamdaki sorular da bitmiyor…

SAHİPLENMEK SEVGİ VE EMEK İSTER

Antalya’yı dağını, ormanını, denizini, gölünü, tarihini, taşını, toprağını koruyarak abad etmemiz gerekirken, berbat ederek fetih kutlamak nasıl bir duygu?

Mimari değişimini dönemsel gösterecek şekilde yapılaşması-şehirleşmesi olmayan; doğa harikaları korunmayan, şans eseri kalmış olanlarına ulaşılamayan, gezilemeyen bir şehir.

Acaba fetih kutlamasıyla düzelme mi başladı; Antalya’da çevre tahribatı mı durdu? Plaj ve kaldırım işgalleri mi bitti? Trafiği mi düzeldi? Kışın is ve küle kesen havası mı temizlendi? Şehir kültür ve spor tesisleriyle mi donandı? Parklarla yeşile mi boyandı? Şehir içi ulaşım sorunu çözüldü, turizm yöreleri ve antik ziyaret yerleri düzenli ulaşım ağına mı alındı? Çağdaş, devasa müzeye kavuştuk, depolardaki eserler sergiye çıktı da turist mi yağıyor?

Okullaşma, yuva, kreş, eğitim, hastane ve sağlık işlerine girmiyorum. Sadece şu kadarını söylüyorum: Sahiplenmek sevgi, sevgi de emek ister. Antalyalı olan, ‘’ben Antalyalıyım’’ diyen herkes, laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koymak zorunda. Kırıp dökmeden, yakıp yıkmadan; kötüyü iyi, iyiyi daha iyi yaparak…

 

 

 

 

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.