ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri





















ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri

CHP bulmacası devam eder mi.? – Hakki İşbecer Yazıları

Yayınlama: 03.10.2023
14
A+
A-

Dağılmaya yol açan başlıca etken, yanılmıyorsam, “değişim” sloganıyla anlatılan girişimin, hareketin yönüyle ilgili. Kabaca dile getirecek olursak, soru “sağa yönelerek mi, sola yönelerek mi değişeceğiz?” biçimini alıyor. Buna benim kendi inançlarım çerçevesinde vereceğim cevap “sola yönelerek” demek olacaktır. Ancak, bu ne demek?

Tatil, gündelik rutinlerin yerlerini başka (yazık ki kısa süreli), oldukça farklı rutinlere bıraktığı bir zaman dilimi. Sabah gözünü açtığın yerin bir tekne olduğunu hatırlaman belki birkaç saniye alıyor. Ama hatırlıyorsun; kahvaltı, sabahın ilk denizi, şimdi böyle olaylar var zihninde. Çok sürmüyor, “dönüş”e geçiyorsun; unutur gibi olduğun ama aslında tabii unutmadığın, “normal” dediğimiz (ne kadar “normal” olduğu şüpheli) dünyaya dönüyorsun.

Bu bildik dünyada şort giymiş kızların şampiyonluk kazanmasına sevinmeli miyiz, yerinmeli miyiz gibi “derin” sorunlar var. Tanıdık sorunlar ne kadar “esef” verici deği mi.?

Ben de “büyük rutine” dönüşün ısınma hareketlerini yaparken ilk işlerden biri olarak filenin sultanlarının başarılarını gözlemledim ve başarının ardından büyük bir gurur duydum. Bütün Asil Türk milleti gibi.

Evet, tabii tam da öyle.

Partinin adı “Cumhuriyet Halk Partisi”. Bir “rejim” adı veriyor: “cumhuriyet”. Bu, belki CHP’nin en az tartışma gerektiren özelliği -diyebilir miyiz? Aslında diyemeyiz, diyememeliyiz. Çünkü bugünün dünyasında “cumhuriyet” kavramı bize fazla bir şey söylemiyor.

Allende, Şili Cumhuriyeti’nin başkanı seçilmişti. Pinochet Şili’de monarşi kurmadı. Kuzey Kore cumhuriyet, Fransa da, İdi Amin’in Uganda’sı da. Öte yandan Norveç, Hollanda v.b. monarşi!

Yani, “cumhuriyet”in nasıl bir cumhuriyet olduğunun da belirtilmesi gerek. İkinci kavram, “Halk” bunu açıklamaya niyetli gibi ama o da günümüzde sorunlu. “Halkçı”, dünyada “popülist” adıyla tanınır. Bu, şimdilerde dünyada en fazla tartışılan kavram: Peron’dan Bolsonaro’ya uzanan bir çizgide yığınla “popülist” yani “halkçı” olma iddiasında önder ve rejim var; CHP bunların hangisine yakın? Yakın mı?

Oya Baydar söz konusu “altı ok” üstüne kısa açıklamalar eklemiş zaten, uzatmayayım. Sorun şu: Türkiye’nin bir “cumhuriyet” haline gelişinin yüzüncü yıldönümüne bir şey kalmadı. Bu, az buz zaman değil. Bu süre içinde dünyada çok şey değişti. Türkiye’de de değişti. “Altı” kelimesini alalım. “Altı Ok”la başlayan CHP şu günlerde “Altılı Masa” mimarı olarak konu ediliyordu. İki “altı” arasında epey fark var. Oklardan biri “Laiklik”; masadaki altılının üçü “CHP oku olarak” laiklikten çok uzaklar. Ayrıca, bir ok, “devletçilik”; biri de “inkılapçılık”. CHP bu iki oku neresinde taşıyor, neresinde uygulamaya sokuyor? Bu oklarını herhangi bir hedefe göndereceği bir “yay” var mı elinde? Yoksa o yay çerçevelenip duvara asılmalı mı, asılmış mı?

“Milliyetçilik”… Bu öteden beri CHP’nin otantiuydu, şimdi de belirli ölçüde (bazılarına göre “tamamen” olmalı) öyle. Aslında en “çetin”, en “sahici” tartışmanın bu kavram üstüne yapılması gerekiyor.

Bunlar, “ilke” düzeyinde tartışılacak konular. Bundan daha önemlisi, yaşanmış somut tarih ve o tarih içinde CHP’nin -bu ilkeleriyle- oynadığı rol, ortaya koyduğu “performans”. Bu bir “siyasi üslup” anlamına geliyor. Bu üslup karşısında toplumun benimsediği tavır ne olmuş? Yani, çok-partili düzen içinde neden CHP kendisini iktidara getirmeye yetecek oyu alamaz? Oyunu beklenin üstüne çıkarmayı başardığı zamanlar (Ecevit’in çıkışı) kendini bilinen CHP’den en fazla ayırdığı ve bunu topluma en inandırıcı biçimde gösterdiği zamanlardır,

REKLAM ALANI