El oğlu yoktan yaratıyor, Antalya olanı yok ediyor!
Aşağıdaki haber ‘‘Hollanda Medya’’da (#hollandamedya) paylaşıldı:
‘‘Amsterdam Belediyesi şehrin daha yeşil olması için sunulan 18 büyük projeye 26.5 milyon euro ayırdığını açıkladı. Bu kapsamda yeni parklar yapılacak, mevcut yeşil alanlar iyileştirilecek, hayvanların ve bitkilerin dış etkenlere kapalı olarak yaşayabileceği orman alanları yaratılacak.’’
Habere göre ‘‘şehrin merkezi noktalarından birinde yeni park yapılacak, çok sayıda park elden geçirilip yenilenerek, iyileştirilecek. Amsterdam Bos (Amsterdam Ormanı) içerisindeki 7.5 hektarlık alandaki yaya yolları kaldırılarak, vahşi orman alanı büyütülecek. Meyve ağaçları dikilecek, doğaya yakın oturma bankları eklenecek, doğal oyun alanları ile köpeklerin tasmasız bırakılabileceği alanlar genişletilecek…’’
Amsterdam’daki parkların hemen hepsini ve yeni park yapılacak olan alanı da biliyorum; her parkta mutlaka vahşi (doğal halde) köşeler bırakılmış…
Amsterdam Bos’u ada ada gezdim; orman şehre bitişik ve 10 kilometrekare, en az yüzde 80’i vahşi alan. Bazı kesimlerinde özel uyarı levhaları var. Kuş cenneti olan alanlar aynı zamanda çitle çevrilmiş.
Piknik yapılabilecek ve mangal yakılabilecek alanlarda, çimenler zarar görmesin diye mangalın yerden yüksekliği için asgari ölçü getirilmiş…
‘‘Bize ne Hollanda’dan’’ diyenler ya da haberi ve yazdıklarımı yabancı hayranlığına yoranlar olabilir.
Haberi okuyup bunları anımsayınca, yeşil alan yoksulu şehirlerimiz, mevcut yeşil alanlarımızın perişanlığı gözümde canlandı; içim buruldu, hüzünlendim.
En çok da önünde İstanbul gibi bir vahşi yapılaşma örneği bulunduğu halde aynı yolda ilerlemekte olan Antalya için hayıflandım.
Başkaları ne yapıyor, nasıl yapıyor bilelim, bir de kendimize bakıp kıyaslayalım istedim.
Antalya’nın merkezinden bir örnek…
ANTALYA’NIN ERİYEN ORMANI
Geçenlerde, daha önce birkaç kez haber yaptığım merkez ilçe Muratpaşa’daki ‘‘Obruk Devlet Ormanı’’nı gezdim. Ormanda yanan bir kesim vardı, fidan dikilmişti. Hem fidanlar ne durumda, hem ormanın genelinde durum ne diye baktım. 100 civarında fidandan 8 tane sayabildim. Gözden kaçırdıklarım olabilir ama sayı 10’u geçmez. Gerisi ya kurumuş veya bir şekilde yok olmuş.
Ormanın genelinde de değişen bir şey yok. Tadilat atığından piknik çöpüne, fırlatılıp atılmış şişe ve kutulardan poşetlere, naylon çuvallardan maskelere ne ararsan var. Kirletmek karakterimiz olmuş gibi.
Özetle bu alanda kirlilik ve tahribat sürekli olarak artıyor. Ormanın ağaç sıklığı azalıyor. Üstte belirttiğim yangın yeri başta olmak üzere, ağaçlandırılması gereken boşluklar var.
Muratpaşa Belediyesi burayı Orman Bakanlığı’ndan birkaç kez istedi ama istek hep reddedildi. Gerekçe bilimsel mi, belediye başkanı CHP’li olduğundan mı verilmiyor bilmiyorum ve bir yorum yapmak istemiyorum. Ancak vergi veren ve bölgede yaşayan bir yurttaş olarak şunu istiyorum:
Tamam burasını kimseye vermeyin, Orman Bakanlığı’nda kalsın. Ama korunmuş, yeşili eksileceğine artan, orman gibi orman olarak kalsın… Yıldan yıla eriyen, ormanlık olmaktan çıkıp çöplüğe dönüşen bir yer olarak değil…
DİKİMİN TAM ZAMANI
Ağaç dikmenin tam zamanı, boşluklar ağaçlandırılsın. Bazı yollar kapatılsın araç trafiği azaltılsın, vahşi alanlar genişletilerek yürüyüş yolları belirlensin!
Baştaki paraya takılmayın! Güzel şeyler yapmak için her zaman, hatta çoğu zaman büyük paralar gerekmez. İyi niyet, iyi şeyler yapmak istek ve kararlığı ile biraz gayret yeter de artar bile…