Kıbrıs çözüm için açıklama yapıldı
100’ün üzerinde sivil toplum kuruluşu, öğrenci topluluğu, gençlik meclisi ve öğrenci konseyini bünyesinde bulunduran Türk Dünyası Birlik Platformu (TDBP) dün İsviçre’de başlayan Kıbrıs Konferansı hakkında bir açıklama yapıldı ve KKTC’nin bağımsızlığının korunması gerektiği vurgulanarak adadan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tasfiye edilmesi ve Türkiye’nin garantör ülke konumundan çıkarılmak istenmesi gibi taleplere şiddetle karşı çıkılması gerektiği ifade edildi.
“Türk milletinin “Yavru Vatan” ön adı ile hafızasına kazınmış, çeşitli zulümlerin dayanılmaz seviyeye erişmesi sonrasında can bedelini ödeyerek devletleştirdiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kaderini doğrudan etkileyecek bir süreç içerisinde bulunmaktayız. “Çözüm” retoriği kullanılarak sürdürülen ve yılan hikâyesine dönen müzakerelerin bir neticesi olarak Kıbrıs Konferansı’nın ikincisi, en az on beş gün sürmesi planlanan programlar çerçevesinde 28 Haziran 2017 tarihinde İsviçre’nin CransMontana kasabasında, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde taraflar ve garantör ülkelerin temsilcileri ile Avrupa Birliği’nden (AB) gözlemcilerin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
Yapılan Konferans kapsamında “Güvenlik ve Garanti”, “Toprak”, “Mülkiyet”, “Yönetim” ve “Güç Paylaşımı” üst başlıklarının görüşüleceği göz önüne alındığında müzakere sürecinin bazı kırılma noktalarını hatırlamak elzemdir. 7-11 Kasım 2016 tarihinde İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında yapılan müzakerelerde Rum tarafının aşırı taleplerde bulunması ve uzlaşmaz tavırlarından dolayı sonuçsuz kalmış ve bazı kişilere KKTC’nin toprak kaybının ön görüldüğü haritalar da sunulmuştur.
Kıbrıs Konferansı’nın ilk kısmı olan bu görüşmeler öncesinde “Kıbrıs’ta Çözüm Toprak Vermek Değildir” başlığı ile gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasında da işaret ettiğimiz tehlike, Rum yönetimi ile Yunanistan’ın ortak eylem planı konferans sonrasında gün yüzüne çıktı ve Rum yönetimi tarafından okullarda Enosis’i kutlama kararı alındı. Durum bu şekildeyken cevabı verilemeyen hayatî bir soru karşımızda belirmektedir: Sözde çözümü getireceği kehanetiyle hareket edilen müzakerelerde tavizler neden sürekli olarak Türk tarafından beklenmektedir? Denildi.