KILIÇDAROĞLU FETÖ’NÜN SÖZCÜSÜ GİBİ-HASAN ALPARSLAN YAZILARI
15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde Kılıçdaroğlu yine şimşekleri üstüne çekmeyi becerdi. Sosyal medyadan yaptığı 15 Temmuz paylaşımında FETÖ kelimesini kullanmaktan özenle kaçınan Kılıçdaroğlu kafaları iyice karıştırdı.
FETÖ’cülerle birlikte “kontrolü darbe” yalanını sık sık dillendiren Kılıçdaroğlu şimdi farklı bir yöntem deniyor.
Darbecilerden çok iktidarı suçlu bulan bir mesaj yayınlayan Kılıçdaroğlu’na AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten çok sert tepki geldi.
Çelik, “FETÖ’yü gücendirmeyecek şekilde yazdı, ‘milletimize kasteden hain terör örgütü’nün ismini zikredemedi. Öyle anlaşılıyor ki tankların yol vermesiyle darbe girişimini televizyon başında seyreden Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmak için yeni yollar arıyor” dedi.
Ömer Çelik çok haklı.
HDP’yi gücendirmemek için PKK söyleminden uzak duran Kılıçdaroğlu, anlaşılan seçimler yaklaşırken FETÖ’ye daha fazla göz kırpacak. Ben, Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışlarını, altılı masanın Erdoğan nefreti yarışında depar atmak olarak yorumluyorum.
FETÖ ile mücadelenin kızıştığı dönem 2013’ün sonlarıdır.
Dershane tartışmalarının gündemde olduğu o günlerde FETÖ’cüler bir kara kampanya başlattılar. Taraf gazetesi ‘Gülen’i ve cemaatleri bitirme planı’ diye bir haber yaparak, 2004 MGK’sında alınan kararlarla cemaatlerin dinlendiğini, fişlendiğini ve bunların bitirilmesiyle ilgili gizli çalışmalar yürütüldüğünü iddia etti.
17 Aralık yargı darbesinden birkaç hafta önce başlayan bu kampanyanın amacı tüm cemaatleri hükümete karşı kışkırtmak ve yapılacak darbeye destek devşirmekti.
Nitekim Gazeteci ve Yazarlar Vakfı da bu iddialara sert tepki göstererek cemaatleri tahrik etmeye, AK Parti’yi adeta 28 Şubatvari bir faaliyetin içindeymiş gibi göstermeye çalıştı.
Bu iddialara karşı bazı hükümet üyeleri bu konuda bir faaliyet olmadığını, şekli bir durum söz konusu olduğunu açıkladılar..
Yani bu açıklamalar FETÖ’yü korumak için değil, FETÖ’nün saldırılarına karşı hükümetin özgürlüklerden yana olduğunu vurgulamak içindi.
17 Aralık darbesine zemin hazırlamak yürütülen algı operasyonuna karşı AK Parti’nin kendisini savunmasından daha doğal bir durum olamazdı.
Kılıçdaroğlu bu sözü sürekli gündeme getirerek bir çarpıtmanın içine giriyor.
Oysa Kılıçdaroğlu tam da tartışmanın olduğu o günlerde (Aralık 2013’te) Washington’da FETÖ’cülerin derneği olan TAA’nın ofisine gidiyor, FETÖ’nün farklı kurumlarının temsilcileriyle özel bir toplantı yapıyordu.
Yani bir yandan hükümeti eleştiriyor, diğer yandan FETÖ’cülerin değirmenine su taşıyordu.
Gerçekten de CHP’nin paralel yapı FETÖ ile dansı geçmişten bu yana çok ilginç ve ironik görüntüler oluşturmuştur.
‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ anlayışıyla gelişen bu ilişki 2014’teki yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, 2015’teki milletvekili seçiminde de kendisini göstermiştir.
Kılıçdaroğlu FETÖ’nün hükümete karşı yürüttüğü psikolojik harekâtın adeta sözcüsü gibi davranmıştır.
Erdoğan’ı devirmek isteyen FETÖ’cüler dünya genelinde ‘Otoriterleşme, Putinleşme, diktatörleşme’ gibi kavramlar üzerinden kara kampanya yürütürken, bunun içerideki siyasi sözcülüğünü Kılıçdaroğlu yapmıştır.
Bugün mahiyeti daha iyi anlaşılan ve FETÖ’cülerin hükümeti devirmek için giriştiği Gezi olayları, 17 Aralık yargı darbesi gibi hamlelerde siyasi ayağı ve savunuculuğu hep Kılıçdaroğlu çekmiştir.
FETÖ’nün kaset kumpasından sonra göreve gelen Kılıçdaroğlu uzun zaman bu diyet borcunu ödemek için çırpınıp durmuştur.
Hükümet FETÖ ile 2012’den itibaren birçok alanda mücadele yürütürken attığı her adımda karşısına dikilen yine CHP olmuştur. Bu kirli ve habis örgütün devleti devirmesini engellemek için çıkarılan yasalar, alınan ted
birler, geliştirilen koruma mekanizmaları hep CHP’nin direnciyle engellenmeye çalışılmıştır.
CHP sözcüleri FETÖ’nün ellerine verdikleri bilgilerle siyaset yapmışlar, adeta paralel yapı üflemiş onlar oynamıştır.
FETÖ’nün gazete ve televizyonları önünde vücudunu siper edenler de bu sözcülerdir.
15 Temmuz darbe girişimine tepki gösteren CHP’nin kısa sürede ‘mağduriyet edebiyatı’ üzerinden FETÖ’cülerin hamiliğine soyunmaya başlaması bu çarpık ilişkinin yeni bir kulvara girdiğini göstermektedir.