KILIÇDAROĞLU’NUN SON DANSI YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
Yazar; Hasan ALPARSLAN-Takvim yaprakları 2010’u gösteriyordu.
Adı o güne kadar SSK’nın dibe çöküşü ile duyulan eski genel müdürü Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a karşı gerçekleşen kaset komplosunun ardından parlatıldı.
Beklenmedik bir şekilde boşalan CHP’nin genel başkanlık koltuğuna önce aday olmayacağını açıkladı kısa süre sonra da adaylığını. Tutarsızlık burada başladı…
22 Mayıs 2010’da CHP genel başkanlık koltuğuna oturdu Kemal Kılıçdaroğlu.
Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideri olan Mahatma Gandhi ile özdeşleştirilmek istendi.
Büyük halkla ilişkiler projesi tutmadı, toplumda karşılık bulmadı.
Gafları birbirini izledi. Hakaret dili peşinden geldi.
Girdiği seçimleri ise bir bir kaybetmeye başladı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si.
Muhalefetteki “sen-ben kavgası” tüm dengeleri sarsabilecek bir sürecin fitilini ateşlemek üzere.
Neden?
Çünkü CHP karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş durumda.
Nasıl?
Bir yanda “Ekremciler” diğer yanda “Kemalciler”…
İşler kızışıyor.
İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki “adaylık yarışı” kavgaya dönüştü.
Kimin eli daha güçlü?
İmamoğlu’nun.
Niye?
Kılıçdaroğlu’nu İyi Parti, Saadet Partisi ve diğer vagon partiler istemiyor.
İşin komik tarafı CHP bile desteklemiyor.
İmamoğlu Akşener’in gücünü arkasına almış durumda.
İBB’den akan paralar sayesinde CHP medyasını da büyük ölçüde kontrol ediyor.
Kılıçdaroğlu aday olmaya çalışırken, bir kaset ve birkaç manşet sayesinde oturduğu CHP Genel Başkanlığı koltuğunu kaybedebilir.
Adaylığını ilan edip CHP’den istifa ettiği an “emekli memur” sıfatıyla yetinmek durumunda kalabilir.
Sebep?
Çünkü parti tüzüğüne göre genel başkan ayrılınca 45 gün içinde yeni genel başkan seçilmek zorunda.
Yani…
Kılıçdaroğlu “adayım” dediğiyle kalabilir.
Kendisini aday zannederken bir de bakmış muhalefet yeni bir ismi daha çıkarmış ortaya!
Aslında kendi kuyusunu kendi elleriyle kazdı Kılıçdaroğlu…
Seçim kazanabilmek için “CHP’siz CHP” formülüne sarıldı.
Millet çoğunluğundaki “CHP alerjisini” bu yöntemle aşabileceğini düşündü.
CHP ile uzaktan yakından ilişkisi bulunmayan isimleri ön plana çıkardı.
Şimdi o isimler partiyi ele geçirmek üzere.
Genel Merkez’deki çelik çekirdek telaşlı…
CHP’nin içine düştüğü durumun farkındalar.
Son günlerde “laiklik hassasiyetlerini kaşıma” gayretleri bu yüzden.
Hesapta CHP’yi fabrika ayarlarına döndürüp doku uyuşmazlığı bulunan isimleri kenara itecekler.
Tutmaz.
CHP’de doku mu kaldı?
Geçmiş olsun.
Bu saatten sonra ne yapsalar boş!
Sadece Kılıçdaroğlu değil etrafındaki malum tipler açısından da yolun sonu görünüyor.