Kurtar bizi ey halkım!
Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, geçen hafta turizmle ilgili bir açıklama yaptı, bazı çağrıları ve talepleri oldu.
Başkan Bahar’ın çağrıları, ‘‘yurt dışında ve yurt içinde güçlü lobi çalışmalarıyla Antalya’nın tanıtılması’’; talepleri de ‘‘okulların geç açılıp tatil sezonunun uzatılması ve tatil kredisi için ek süre’’ olarak özetlenebilir… Turizm sektörü ağırlıkta olmak üzere, iş dünyasının her krizdeki son dakika söylemi…
Ali Bahar, Antalya için çaba harcayan başarılı bir iş insanı. Açıklaması da Antalya ekonomisinin nefes alabilmesi için bir çırpınışı yansıtıyor.
Ancak bunun yine geç kalınmış son dakika çırpınışı olduğunu söylemeliyim…
Nedenlerine gelince…
Başkan Ali Bahar diyor ki;
‘‘Antalya’nın pandemi ile mücadelede elde ettiği başarı, kent dinamikleri tarafından yurt içinde ve başta Almanya olmak üzere yurt dışında güçlü bir tanıtım ve lobi çalışmasına dönüştürülerek turizm sektörüne katkı sağlanmalı…
Milyon kişi başına düşen vaka sayısında 81 il içinde en son sıradayız, mart ayından bugüne kadar şehrimizdeki toplam pozitif vaka sayısı 472’dir. Böylesi bir başarı ne İtalya, ne Yunanistan, ne de İspanya’nın turistik şehirlerinde görülmemiştir.’’
İyi de senin muhatabın olan turist beklediğin ülkelerin kurumları buna inanmıyor.
Antalya başta olmak üzere turistik şehirlerin ülke genelinden ayrı tutularak özel önlemler alınması, şeffaf verilerle güvenli bölgeler olarak ilan edilmesi önerildiğinde, iş dünyası bu öneriyi sahiplenip bir talep olarak dile getirmedi…
Verilerde ve çalışmalarda şeffaflık, tutarlılık isteyen bilim insanları destek görmedi, ülke ve iktidar düşmanı gibi gösterildi… O süreçte onlara kimse destek olmadı.
ÖNCE EĞİTİM Mİ, PARA MI?
Bahar, seyahat kısıtlamaları nedeniyle bu yıl yabancı turist sayısında büyük düşüş olacağını söyledi, iç turizmi hareketlendirmek için de şu öneride bulundu:
“Başta tarım ve sanayi olmak üzere 50’den fazla sektör, turizm sektörüne tedarik sağlıyor. Korona sürecinde turizmin durması nedeniyle işletmelerimiz de büyük sıkıntı yaşamaya başladı. Hem turizmcilerimiz hem de turizm tedarikçisi tüm sektörler adına okulların 2 Kasım Pazartesi günü açılmasını talep ediyoruz. Tatil kredi destek paketinden yararlanılması için bu sürenin temmuz ve ağustos olmak üzere 2 ay değil, eylül ve ekim ayları dahil edilerek 4 aya uzatılmasını talep ediyoruz.”
İç turizm sadece elden ele para dolaştırır. Reel mal üretimini artıran bir unsur değildir. İstanbul’dan biri Antalya’ya tatile geldiğinde Antalya’da tüketim bir kişilik artar, İstanbul’da bir kişilik azalır. Bu tatil nedeniyle üretim çarkı fazladan dönmez.
Birilerinde tatile ayıracak para varsa, o para tatil yaptırana geçer. Çünkü tatilci evde tüketeceklerini otelde tüketmiş, üstüne biraz servis bedeli binmiş olur.
Ekonomiyi reel üretim olarak etkileyen dış turizmdir. Sınır dışından bir tüketici gelmiş, yerinde ürün ihracat edilmiş demektir.
İçerde para dolaştırmak için eğitimden iki ayı çalmaya veya çocukları yoğun bir programa zorlamaya değer mi?
Ben ‘‘Hayır’’ derim ama patronluk psikolojisini bilmediğimi belirtmeliyim!..