Saadet Partisi Antalya İl Kadın Kolları ‘Hayata Değer Katan Kadınlar’a plaket

Saadet Partisi Antalya İl Kadın Kolları Başkanlığı “HAYATA DEĞER KATAN KADINLAR” Saadet Partisi İl Binasında gerçekleştirdiği programda Demet Çileli Baz, İnayet Öztürk Yücetaş, Evcan Emrahoğlu’na plaket verildi.
Saadet Partisi Antalya İl Kadın Kolları Başkanı Zübeyde Güler yaptığı açıklamada şu ifadelere yerdi. Güler” “HAYATA DEĞER KATAN KADINLAR” adı ile gerçekleştirdiğimiz plaket töreni için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Öncelikle bu önemli günde, bizlerle beraber olduğunuz için katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Hoş geldiniz sefalar getirdiniz…
Çok kıymetli hanımefendiler, beyefendiler. Bu programın amacı, yaptıkları çalışmalar ile örnek olan, kişiliği ve hayatı ile yol gösteren, azim, inanç, fedakârlıklarıyla ile ilham veren kadınlarımıza teşekkür etmek, Yanı sıra, hayatın tüm alanlarında yer alan ve varlıklarıyla değer katan bütün kadınlarımızın da, yanlarında olduğumuzu belirtmektir.
Kadın, toplumun inşasında büyük pay sahibidir.
Anne olarak, öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, yazar-çizer, bilim insanı olarak, Fabrikada işçi, tarlada köylü, pazarda esnaf, ticaret erbabı, iş kadını, yönetici olarak, toplumun her alanında çalışan, üreten, iradesini kimsenin etkisinde kalmadan, her türlü mahalle baskısının dışında, özgür ve özgün şekilde ortaya koyan kadınlar, daha güzel bir yarını şekillendirecek en önemli unsurdur. Sahip olduğu özelliklerin farkında ve bu Potansiyelini; İyinin, güzelin, faydalı ve doğru olanın gerçekleşmesi için kullanan kadın, Dünyayı imar eder, medeniyeti inşa eder, toplumu ihya eder…
Bu yüzden, Kadının eğitimini, sağlığını, sosyalleşmesini ve üretime katılmasını sağlamak, bunların önündeki engelleri kaldırmak, aslında hem bireye hem de topluma yapılan en büyük yatırımdır.
Elbette Sağlık hizmeti ve nitelikli eğitim, itibarlı, güvenli ve onurlu bir yaşam, kamu hizmetlerine ve kaynaklarına eşit erişim, kadın-erkek her insanın en doğal hakkıdır. Ancak hala ülkemizde, kadın daha doğarken, sosyal yapının önyargılarına muhatap olmakta, eğitimi, sağlığı, istekleri, umutları ailede ikinci planda tutulmaktadır. Sonrasında ekonomik, sosyal, siyasal ve akademik alanda maddi manevi türlü zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.
Bugün kadınların en büyük problemi geçim sıkıntısıdır. Doğal olarak çalışmak zorunda kalan kadınımız “çalışma hayatı” içinde büyük zorluklar yaşamaktadır. Evine gelir getirebilmek için, ağır şartlarda, uygun olmayan zaman ve zeminde, sosyal güvenceden mahrum statüde ve ucuz işgücü olarak çalışmak durumunda kalmaktadır. Çıkarılan yasalar ve iyileştirmeler olsa da, bu yasaların uygulanmasındaki keyfilik ve denetimsizlik, özel sektör başta olmak üzere bir çok alanda büyük bir mağduriyet oluşturmaktadır. Çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade adalet ilkesi ile düzenlemek devletin asli vazifesidir. Özellikle düşük ücret ile çalışan kadınların, sorumlu oldukları çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin, devlet tarafından “sosyal devlet” anlayışıyla karşılanması hususunda da gerekli düzenlemelerin yapılması atılacak önemli bir adımdır. Bir başka önemli bir gerçek daha var. Üreten insan mutludur. Ancak üretimin karşılığı sadece para ile ölçülmemelidir. “Çalışıp para kazanıyorsa değerlidir” yargısı, tüm hayatını, ailesi ve çocuklarına adayan ve bunu tercih eden “ev hanımı”nı değersizleştirmektedir.
Kadın, yaradılışı gereği analık vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsurdur. Bu nedenle kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. İlk mürebbiyedir. Yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile ailenin bel kemiğidir. Bu yüzden geleceğimizi şekillendiren ve evde ağır işçi olarak çalışan kadınların, ev hanımlarının, “özlük haklarının verilmesi” için yapılacak düzenlemeler bir lütuf değil, en doğal hakkın teslimidir. Kadın intihar ve cinayetleri, şiddet ve istismar vakaları, bu memleketin en derin yaralarıdır. Bu konuda en yüksek hassasiyeti göstermek hepimizin insanlık vazifesidir. Tek bir kadının, bir insanın uğradığı zulmün karşısında ayağa kalkmak öncelikle inancımızın gereğidir. Kişinin “biricik hayatı” hiç kimsenin tekelinde değildir. Ve fiili duruma ceza, en üst seviyeden verilmelidir.
Kıymetli misafirler, Bu ifadeler, elbette sizleri üzmek için söylenmedi. Amacımız başta Türkiye’deki insanlar başta olmak üzere tüm insanlığın “saadetidir.” Bugün insanlık, “hak ve adaletin hâkim olduğu yeni bir dünyanın” hayali ve ihtiyacı içindedir. Böyle bir dünyanın kurulumu için kadınlar olarak en üst seviyede Sorumluluğa sahip olduğumuzun bilincinde olarak, devletin ve sivil toplumun, iş ve sosyal yaşamda, kadını ve toplumu önceleyen ve destekleyen her türlü çalışmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz.
Bu gün kadını; yazılı-görsel-sosyal medyada, reklamın ve tanıtımın bir unsuru, Şiddetin ve tacizin bir mağduru olmaktan çıkarıp, çalışan, düşünen, öğreten, iyileştiren, güzelleştiren, ilham veren yanının görünmesine, Bilimin, sanatın, ekonominin, eğitimin, huzur ve barışın, sevginin öznesi olarak ülkemizin yarınlarına olan katkısının desteklenmesine hepimizin ihtiyacı var. Bu açıdan, kadınlarımızın başarılarıyla buluşmak için, sadece 8 Mart’ın değil, her günün değerli olduğuna inanıyoruz. Ve bugün, plaketlerini almak üzere aramızda bulunan değerli hanımefendilerle birlikte olmanın büyük onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Varlık gösterdiği her alanda umut olan, hayatı yenileyen “tüm kadınlarımızı” taktirle karşılıyor, Türkiye’ye kattığı değerle iftihar ediyoruz.
Bu süreçte Biliyoruz ki, kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve fedakârlığı ile ülkemizin aşamayacağı engel yoktur. Ve biliyoruz ki, kadınların değer katmadığı hayat, siyaset, ekonomi, sivil toplum eksik kalacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum” dedi.