Yazar; Mustafa Kazım Aydın – Mugalata zinciri!
Mugalata, Türkçe Sözlük’te ‘‘Yanıltacak söz söyleme. Yanıltmaca’’ diye…
Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Büyük Lûgat’ta ‘‘Karşısındakini yanıltmak için söz söylemek. Doğruya benzer yanlış sözler. Safsata. Hatalı ve yanlış söz. Demagoji’’ olarak tanımlanır.
Sözcük, TDV İslam Ansiklopesi’nde daha ayrıntılı açıklanmaktadır; ben özetleyip aldım:
‘‘Sözlükte ‘yanılmak, hata etmek’ anlamındaki galat kökünden türetilen mugâlata (safsata), terim olarak mantık hilelerini kullanıp dil cambazlığı yaparak muhatabı yanıltma, safsata, demagoji mânasına gelmektedir…
Mantık terimi şeklinde literatürde yer almasının tarihi eski Yunan’a kadar gitmektedir. Milâttan önce V-IV. yüzyıllarda Yunanistan’da sofist denen bazı kişiler para karşılığında hitabet dersi veriyorlardı. Hitabette amaç ikna etmek olduğundan, mantık hileleri ve kelime oyunlarıyla muhatabın nasıl aldatılıp ikna edileceği, değişik taktiklerle hasmın savunduğu tezin nasıl çürütülüp onun küçük düşürüleceği öğretiliyordu. Bu teknikleri öğrenenler yanlışı doğru, doğruyu yanlış diye gösterip toplumu kargaşaya sürükleyebiliyorlardı…
Mugalata onur kırıcı ve ahlâkî zaaf sayılsa da özellikle siyasal ve ideolojik tartışmalarda sıkça başvurulan bir yöntemdir. İbn Sînâ mugalata yapanları amaçları bakımından üçe ayırır.
1.Amacı doğruya ulaşmak olduğu halde dil ve mantık kurallarını yeterince bilememekten dolayı yanlışlık yapıp çelişkiye düşenler.
2.Hasmı yanıltarak tartışmada yenik düşürmek için aldatıcı dil ve mantık oyunlarına başvuranlar.
3.Sırf bilgiç görünmek düşüncesiyle demagoji ve mugalata yapanlar…’’
İktidarın sosyal medya trollerinin ve trollük yapan yazarlarının yaklaşımlarını ikinci madde özetliyor.
Siyasi gündemden örneklersek…
‘‘Merkez Bankası’nın kasası boşalmış, 128 milyar dolar, kimlere, kaçtan, hani yöntemle satıldı, kimler aldı? Ne kadar kamu zararı oluştu’’ diye soruluyor. Adamlar mugalataya başlıyor: ‘‘Para kaybolmaz, hortumlama algısı yaratılıyor. SSK’yı Kılıçdaroğlu batırdı!..’’
‘‘SGK’da en batık dönemi şimdi yaşanıyor. Kılıçdaroğlu genel müdürdü, siyasi otoritenin kararlarını uyguluyordu. Konu 128 milyar dolar’’ diyorsun. ‘‘Ezan susmaz, bayrak inmez’’ sloganı atıyırlar.
Sayıştay raporlarıyla ortaya konulmuş, ihale yolsuzlukları, kamu zararları açıklanıyor. Adamlar ‘‘İmamoğlu teröristleri İBB’de işe almış’’ diye mugalataya başlıyor.
‘‘Sabıka ve sicil kayıtları Adalet ve İçişleri bakanlıkları tarafından tutuluyor, işe girerken istenen temiz belgeleri bu bakanlıklar tarafından veriliyor. Terörist bağlantıları varsa burada aranmalı’’ deniliyor. Adam kulaklarını tıkayıp ağzını açıp mugalataya devam ediyor; ‘‘Ankara’ya da bir bakın!..’’
Yoğun kar yağıyor. İstanbul’da ulaşım, Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki yollar açılmadığı için aksıyor. Dünyanın kıskandığı havalimanından uçaklar kalkıp inemiyor, insanlar uçakta mahsur kalıyor. Adamlar bunun konuşulmaması için hemen mugalataya sarılıyor; ‘‘İmamoğlu, İngiltere Büyükelçisi ile niye yemek yedi’’ diyor.
‘‘Kendisi İBB Başkanı. Başkaları hiçbir sıfatı yokken, devlet başkanı gibi ziyaretler ve görüşmeler yaptı. Niye sormadın’’ deniyor. Adamların işi mugalata, cevap verecek yerde yanıltmacaya ‘‘İmamoğlu, elçi ile ne konuştu’’ diyerek devam ediyor.
Enflasyon açıklanıyor, ekonomide 20 yılın en olumsuz tablosu oluşmuş. Gelirler faturalara yetmez olmuş. Ortada MOBESE sızıntısı, kişilik haklarına aleni tecavüz sorgulanıyor. Adamlar sırf bunlar konuşulmasın diye yine yanıltmacaya başlıyor; ‘‘Yabancı diplomatlar muhalefetle niye konuşuyor, bunlar bir şey çeviriyor’’ manasında yazılarla baskın çıkmaya çalışıyor.
Oysa biliyorlar ki her ülkede yabancı diplomatlar hem iktidar, hem muhalefet hem de iş çevreleri ile görüşerek ülkeleri için değerlendirmeler yapar…
Dedim ya adamların işi yalan, yanıltmaca… Örnek de çok…