HAYAT DERSLERİ
Hüznün kadar büyüyorsun hayatta, acın kadar olgunlaşıyor, derdin kadar insan oluyorsun. Söyle bana; mutlulukla yoğrulup, pişen birini gördün mü hiç? Ben görmedim. Kolayca vazgeçenlerle uzun yolculuklara çıkma. Onlar ne ellerindeki dua’nın, ne yürekteki sevdanın, ne de vefanın kıymetini bilmezler. Yanında çocuk gibi mutlu olduğun kişi, Sahip olduğun en değerli şeydir, sakın kaybetme onu.
Güzel kalbî olan insanları sevin. Onlar sizin kalbinizi de güzelleştirir. Yüzünü güldüren hiç bir şeye, Hiç bir zaman sırtını dönme. İncitirken bir daha düşün; gönül, Allah’ın mülküdür.”
Etrafına bak. Kalbi af etse bile ruhunun asla af etmeyeceği yığınla insanlar biliyorum. Bak dostum, körden değil, nankörden, yüzsüzden değil İkiyüzlüden, tipi bozuktan değil sütü bozuktan kork. İkiyüzlü insandan nefret ediyorum. Önce hangi yüzlerini tokatlanacağına karar vermekte zorlanıyorum.
Aile kişiliğin ve mizacın şekillendiği yerdir. Eğer o aile evladına insan olabilmeyi öğretememişse ne öğretmen ne de çevre o insanı insan edemez. İnsan olmanın temel kuralı ekmeğini yediğin kaba tükürmeyeceksin. Namuslu ve erdemli olmanın birincil özelliği budur.
İnsanoğlu, aptal değilse bile dehşetli ölçü de nankördür. Evet, eşi bulunmaz, bir değer bilmez nankör! Nankörün nankörü! Hatta bana göre, insanı en uygun olarak iki ayaklı nankör bir yaratıktır diye tanımlamak gerekir.
İnsanlar, size kendilerini anlattıkları gibi değil, size yaşattıkları gibidirler. Kimini erken, kimini geç öğrenirsin ama öğrenirsin. Çünkü karakteri menfaatlerine göre şekillenen zavallı insanlar var.
Allah bizleri onlardan uzak tutsun. İnsanlara aynı iyiliği düzenli olarak yapınca, onu artık senin görevin zannediyorlar. Muazzam bir nankörlük çeşidi. Çok şey beklemeyin hayattan… Hayat kısa, hayaller ağır ve insanlar nankördür.
Vefalı insan, birçok zararınızı görse de, bir iyiliğinizi unutmaz. Nankör insan bir zararınızı görse, bütün iyiliğinizi unutur. İçinizin fesatlığından insanların mutluluklarına tahammül bile edemiyorsunuz. Bu yüzden herkes kalbinin ekmeğini yerken, siz aç kalıyorsunuz.
Dünya aynı anda hem yaratılmakta hem yok olmaktadır. Bir vakitler karşılaşmış olduğun insanlar yeniden zuhur edecek, gitmesine göz yumduklarınsa geri dönecektir. Sana ihsan edilen lütuflar karşısında asla nankörlük etme.
Kendine ne olduğunu anladığın anda, bütün dünyada ne olduğunu anlamış olursun. Sen kırmayayım diye üzerine titrersin nankörün; o tek lafıyla paramparça eder. Mübarek ayette belirtildiği gibi ‘Ant olsun, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür. Hud Suresi, 9’
Nankörlük kediden çok insanoğlunda var ama kedinin adı çıkmış bir kere…Her şey de bir kötülük görmeyi, en çok da nankörler öğretiyor. Belki nankörlük değil, yanılmak insanı üzüyor. “Derdini dert edinen bir dost bulursan” diyordu şair ve devam ediyordu, devamı orda duruversin biz ilk evreyi geçemedik ki daha.
Bunca vefasızlıktan sonra, bazılarının ederi kalmadı artık gönlümde; kaça deseler hiçe sayarım. Ne istersen ol, ama sana gösterilen iyi niyetin nankörü olamayacaksın. Kabiliyetsiz olabilirsin. Bu kusur değildir. Ama karaktersiz olmak kusurların en büyüğüdür.
Herkesi insan yerine koymayacaksın. Bazıları alışkın değildir. Yerini yadırgar. Ve unutma ki, karış karış vatan toprağı gibidir yiğit bir adamın yüreği. Gönlünü verdiysen şikâyet, gönlüne aldıysan kahpelik etmeyeceksin. Ömür böyledir işte, Sâfâ ile Merve arasında koşan bir Hâcer gibi…
Yoldaşın varsa, yol yorsa da güzeldir. Kalbiyle nefsi arasında gider gelir insan. Ve bir gün herşey biter, Sen toprağın olursun. Şimdi unutmak istediğim her şey, bir zamanlar beni mutluluktan öldürendi..
Bir gün herkes birine geç kaldığına, ya da birinden erken gittiğine pişman olacak. Bir gün herkes birine geç kaldığına, ya da birinden erken gittiğine pişman olacak. Ve sonra dedim ki; İnsanlık herkeste güzel durmuyor…
Bazılarına yakışan sadece mesafe. İmam Şafii diyor ki: “Kuran’da öyle bir ayet vardır ki zalimin kalbine saplanan bir ok, mazlumun kalbine sürülen bir merhem gibidir” bu hangi ayettir? diye sorulunca, imam Şafii şu ayeti okur “senin rabbin hiçbir şeyi unutacak değildir” (Meryem,64) müthiş bir merhem değil mi? Mümin Suresi, 19. Ayette der ki (Allah,) Gözlerin hainliklerini ve göğüslerin sakladıklarını bilir. Allah’ım, benim için yazılmamış şeylere bağlanma şerrinden beni koru.
Tek başına vakit geçirmekten keyif alan, kendi problemini kendi çözen, çözemiyorsa da kimseye minnet etmeden onunla yaşamayı öğrenen, övgüyle çoğalmayıp yergiyle azalmayan birinden, Yalnızlık hiç birşey eksiltmez. Sana bir kez ihanet edeni affedersen seni yine kullanır; Çünkü ihanet bir ruh hali değil, karakterin dökülüş biçimidir.