ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri





















ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri

Antalya nasıl bir marka ve nasıl bir marka olmalı?

Yayınlama: 17.02.2020
524
A+
A-

Antalya doğal güzellik ve zenginlikleri adeta yağmalanıp heba edilen, rakibi olan turizm kentlerine göre kentleşmesi ve kent yaşamı perişanlık örneği bir şehir. Seçkin bir marka olması için cesur adımlar ve elbirliğiyle emek vermeliyiz…

Akdeniz Belediyeler Birliği Başkanı ve Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün, Antalya City Expo Şehircilik ve Teknolojileri Fuarı tanıtım toplantısındayız. Soru cevap bölümünde bir arkadaşımız Antalya’nın nasıl markalaşacağını sordu. Başkan Tütüncü, ‘’Antalya’nın zaten marka bir şehir olduğunu, kendisinin de yaptığı konuşmalarda bu nedenle herhangi bir etkinlik veya çabadan söz ederken ‘Antalya markasına değer katacak, değerini yükseltecek’ ifadelerini kullandığını’’ söyledi.

Evet, Antalya gerçekten marka bir şehir. Fakat nasıl bir marka? Öncelikle bu soru cevaplanmalı ve nasıl bir marka olması gerektiği tartışılmalı…

Bana göre, değerli materyallerin özensiz kullanıldığı ucuz bir marka. Kaliteli girdiler kullanıldığı halde ancak ucuza satılabilen ürün imalatı gibi…

Kaliteli kumaştan elbise yapıyorsunuz; telası hatalı konulmuş, dikişi yamuk… Maliyet 100 lira, 150’ye satıyorsunuz.

Başkası orta halli kumaşı alıyor, her şeyi olması gerektiği gibi kullanıp elbiseyi dikiyor. Etkili bir de son ütü: Maliyet 75, elbise 500 lira… 

FALEZLER RANTA HEBA

Falezler gibi bir doğa harikası var, tepesine rantiye blokları çökmüş. Yemyeşil olması ve şehrin iki ucunu bağlaması gereken falezlerin üzerindeki alan, pek çok kesiminden boğazlanmış durumda…

Şehrin iki ucunda iki muhteşem kumsal var. Kumsalı tamamen ücretsiz olarak herkese açık tutmak, kumsalın gerisine yeterli sayıda işletme kondurmak gerekirken, denizin içine kadar parsel parsel bölünüp vurgun alanı yapılmış… Hijyeni, hizmet kalitesi ayrı sorun…

MİMARİSİ PERİŞANLIK

Merkez dersen şehir plancılığı ve mimarisi açısından perişanlık örneği. Beydağları başta olmak üzere şehri çevreleyen Torosların güzelliği, Akdeniz’in bazen dalgalı, bazen dingin olarak insanı çağıran buğulu maviliği binalarla perdelemiş…

Önümüzde bir fırsat var; ‘’kentsel dönüşüm’’ü ‘’bina dönüşümü’’ olmaktan çıkarıp bu güzellikleri kısmen de olsa ortaya çıkarmak şart.

KALDIRIM FAKİRİ

Şehirde yürüyerek gezmek isteseniz, kaldırım fakiri olmak yetmiyormuş gibi bir de işgaller var. Şehir genelinde denetimsizlik, sahipsizlik ve ‘’isteyen istediği yere çöküyor’’ havası hakim. En önemli cazibe merkezlerinden Çağlayan Şelalesi’nin çevresi bunun somut bir örneği.

MÜZEMİZ YOK GİBİ

Eğlence hayatı, müze, konser ve sergi salonu açısından boy ölçüşebileceği bir Avrupa şehri var mı bilmiyorum. Bu haliyle gezip gördüklerimin yanından geçemez.

Müzede 55 bin eşsiz eser var, 5 bini sergilenebiliyor, okuduklarıma göre. Bir arkeoloji müzesi kompleksi oluşturup depolardaki 50 bin eserin hiç değilse yarısı sergilenemediği sürece de bu böyle kalacak.

ULAŞIMA ACİL ÇÖZÜM

Şehir içi toplu ulaşım, şehir merkezi ve turizm bölgeleri ile antik kentler arasında ulaşım ayrı sorun. Havalimanı başta olmak üzere pek çok alanda ‘’ulaşım taksi ve özel servislere bırakılmış’’ denecek kadar yetersiz. Araç kalitesini ve sürücü yeterliliğini (sosyal davranış ve ilişki açısından) rakip şehirleri gezip görenlerin değerlendirmesine bırakıyorum.

Avrupa’daki turistik kentlere bakın; 10 yıl önceki kitapta yazılı hat numarası aynen duruyor. Bu şehirlerdeki ve toplu ulaşım araçlarındaki ücretsiz iletişim (internet) hizmeti de bir yana…

Sorun çok ve çözüm; bireysel, kısa vadeli çıkarlardan sıyrılıp cesur adımlarla el ele vermemiz! Bu halimizle outlet ürünü muamelesi görmek kaderimiz!..

 

 

 

 

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.