Artık Millî Parklar da Tehdit Altında

Saadet Partisi Antalya Mahallî İdarelerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Çevre Mühendisi Abdulkadir Kayabaş, Ormanlarımız her zamankinden daha çok tehdit altında olduğunu belirtti.
Saadet Partisi Antalya Mahallî İdarelerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Çevre Mühendisi Abdulkadir Kayabaş, 10 Ocak’ta yapmış olduğu basın açıklamasını anımsatarak Antalyamızın, 1 milyon 146 bin 62 hektarlık ormanla orman varlığında ülkemizin en fazla ormana sahip şehri olduğunu belirttiğini ve “6831 sayılı Orman Kanununun ek 16. maddesi kapsamında orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe konulması” hakkındaki 3413 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile ormanlarımızın her zamankinden daha çok tehdit altında olduğunu belirtmiş olduğunu ifade etti.
Kayabaş, “söz konusu açıklamamızda anayasadan ve yasalardan yaptığımız alıntılarla bahse konu 3413 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının anayasa ve yasalara aykırı olduğunu detaylarıyla ifade etmiştik. Hemşehrilerimiz, birazdan vereceğimiz bilgileri duyduklarında o gün neye itiraz ettiğimizi daha iyi müşahede edeceklerdir” dedi.
İşin doğrusu Millî Parklarımızdaki ağaçlarımıza kadar göz dikileceğini tahmin edememiştik. Şimdilerde, “endüstriyel kullanım ve odun ihtiyacı” gerekçe gösterilerek Köprülü Kanyon Millî Parkımızın ağaçları da hedef tahtasına konulduğunu açıklayan Kayabaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Serik ve Manavgat ilçelerimizin sınırlarında bulunan bir kısmı da Isparta sınırları içerisinde bulunan ülkemizin en büyük millî parklarından biri olan Köprülü Kanyon Millî Parkı dünyanın en önemli Akdeniz Servisi ormanıdır.
Akdeniz Servisinin yanı sıra sedir, kızılçam, ardıç ve meşe varlığıyla da korunması gereken ormanlarımızın başında gelmektedir. Köprülü Kanyon Millî Parkı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından hazırlatılan ‘Köprülü Kanyon Milli Parkı Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Planı’ ile Millî Park olarak korunan alanda 2040 yılına kadar orman ürünleri üretimi fonksiyonu yüklenerek tomruk, odun, lif ve yonga üretimine açılıyor. Bahsettiğimiz amenajman planına göre 182 bölgeye ayrılan milli parkta ağaç serveti artımı envanteri yapılırken, ilk on yılda kesilmesi planlanan orman alanları da belirlendi. Ulaşılması güç olan alanlar dışında kalan kimi alanlarda orman varlığının yüzde 25’i kesilecek. “Ekonomik fonksiyonlu alanlara düşen örnek alanların tamamı, aynı yaşlı olarak işletilecek üretim ormanlarındaki 1 kapalı meşcereler ile ekolojik ve sosyokültürel fonksiyonlu ormanlara düşen örnek alanların %25’i alınır” ifadelerine yer veriliyor.
Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın sınırları, 24 Şubat 2020’de Cumhurbaşkanı Kararı ile yeniden belirlenmiş, özel mülkiyete ait olan alanlar milli park dışına çıkarılırken, kuzeyde, Isparta sınırlarında yer alan ve kaynak değeri bakımından önemli doğal alanlar ise milli parka dâhil edilmişti. Böylece sınırları 47 bin hektarın üzerine çıkan milli parkın yönetim planının yeniden hazırlanması gereği ortaya çıkmıştı. Daha Köprülü Kanyon Millî Parkı yönetim planı hazırlanmadan; 5 Eylül 2018 tarih ve 299 sayılı Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Planlarının Düzenlenmesine Ait Usul ve Esaslar Tebliğine aykırı şekilde kesim (amenajman) planı hazırlanması hem kendi dönemlerinde çıkardıkları tebliğe hem de daha önce de ifade ettiğimiz üzere anayasamıza aykırıdır.
Saadet Partisi olarak atılan bu yanlış adımdan derhâl geri dönülmesini istiyoruz. Köprülü Kanyon Millî Parkı doğal güzelliği ile yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası halindedir. Bölgede yapılan rafting, hiking, trekking, jogging, kamping, jip- atv safari, eko turizm gibi turistik faaliyetler; deniz, güneş turizmine alternatif olarak turizmin 12 aya yayılmasına büyük katkılar sunmaktadır ve turizm kaynaklı istihdamı arttırmaktadır. Buradaki ormanların talan edilmesinin ekolojiye vereceği zararla birlikte Antalya turizmi ve ticaretine de büyük zararlar verecektir.”
Kayabaş, Bir kez daha yüksek sesle ifade etmemiz gerekirse Saadet Partisi olarak biz, millî parklarımız, ormanlarımız, yer altı yer üstü zenginliklerimizin; bu toprakları Vatan yapabilmek için toprağa düşen Şühedaya ait olduğunu ve tüm bunların gelecek nesillere ulaştırılması için bizlere emanetleri olduğunu düşünüyoruz. Bölge köylülerinin yaşadığı endişeyi kalbimizin en derinlerinde biz de yaşıyoruz. Ve önceki açıklamamızın üzerinden daha bir ay geçmemişken ortaya çıkan bu planın, durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğunu belirterek konuyu takip ettiklerini söyledi.