ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri





















ARD Sigorta Aracılık Hizmetleri

Hayatın Gerçeği..!-Mesut İnci Yazıları

Yayınlama: 05.07.2022
395
A+
A-

Her zaman, her yerde, her şeye ve her olaya hayatın gerçekleri der geçeriz, en azından böyle değerlendirmeye çalışırız. Ama hiçbir zaman, hayatın gerçeklerini niçin böyle olduğu noktasında araştırma gereği bile görmeyiz.

Şimdi size hayatın bir gerçeğinden bahsedeceğim.

Gerçek bir olay, böyle ve buna benzer olayların da, her zaman yaşanabileceğine inanıyorum.

Birkaç gün önce, yıllardır görmediğim, hayalini bile unutmak üzere olduğum, dikkatle bakmama rağmen tanımakta zorlandığım bir arkadaşımla karşılaştım.

Bana tatlı bir tebessümle yaklaşarak, SEN MESUT’sun değil mi, dediği zaman EVET dedim ama geçmiş şöyle bir film şeridi gibi gözümün önünden bir anda geçiverdi.

Bu yakınlık karşısında, birbirimize sarıldık ama “Afedersiniz ama ben sizi tanıyamadım”, dediğim zaman, “Mesut’cum, ben Ortaokul arkadaşın SARI MUZAFFER im, aynı sırada oturduk, yanımızda da, Ali Nihani Atasoy vardı” dediği zaman olayı çözdüm. Özlem kokan yıllara karşılık, bir kez daha sarıldık ve duygulanmıştık her ikimiz de. Bu arada şunu belirtmek istiyorum. Bahsettiğimiz sınıf arkadaşımız Ali Nihani Atasoy’un rahmetli olduğunu Sarı Muzaffer’e söylediğim zaman, gözyaşlarını tutamadı. Allah rahmet eylesin.

Nereye gittiğimizin bile farkında olmadan kol kola yürümeye başladık.

Sarı Muzaffer’ile, her zaman gittiğim, Rum meyhanesi havasındaki MEZGİT BALIK EVİNE gittik. Antalya usulü mezelerimizle kadehlerimizi de sağlığa ve beraberliğe kaldırırken, ben bir ara masadan ayrıldım ve sınıf arkadaşlarımızdan Mehmet Sarıca (Teccal Mehmet) ile Şevki Kanca’yı telefonla aradım ve verdiğim adrese acele gelmelerini rica ettim.

Masama döndüğüm zaman sohbetimiz devam ederken arkadaşlarımız da gelmişlerdi. Mehmet, Muzafferi şöyle bir süzdükten sonra, “Vay kardeşime” diyerek sarıldı. Arkadan Şevki geldi ama o da benim gibi, Muzafferi tanımakta zorlansa da, sonuç da birbirlerine sarmaş dolaş oldular.

O gece hep eskileri konuşurken, Şevki, Muzaffer’e nerede olduğunu ve ne işler yaptığını sordu. İşte o an, hayatın gerçeği ile karşı karşıya kaldığımız andı.

Muzaffer, liseyi İstanbul’da bitirmiş. Bir türlü istediği üniversiteye giremeyince, bir yolunu bulmuş ve Amerika’ya gitmiş, o şehir senin, bu şehir benim misali dolaşıp durmuş, çok aç kaldığı ve çok aç yattığı günler olmuş.

İsterseniz, Muzafferin yaşadığı gerçeği kendi ağzından dinleyelim.

“Amerika’ya gittiğim zaman, hayatımın bir anda değişeceğini zannetmiştim ama hiç de öyle olmadı. New York çok farklı bir şehir, günlerce iş aradım ama oralar Türkiye gibi değil, kimse, kimsenin gözyaşına bakmıyor, çalışmayana bir lokma bile vermiyorlar. Zaman içinde ne iş bulduysam yaptım, arabaları yıkadım, trafik ışıklarında arabaların camlarını sildim ve kazandığım para ile ancak karnımı doyurabiliyordum. Türk derneklerine gittim, yardımcı olmadı değiller ama nereye kadar.?

Bir türlü devamlı işim olmadı, hayattan bezmiştim, Türkiye’mden ayrıldığıma bile pişman olmuştum ama ne yapabilirdim ki.? Eldeki avuçtaki de bitmişti.

Bir gün parkta yattım, kalktığım zaman abdestimi alıp, 2 rekât şükür namazı kıldım ve Allahıma beni açıkta koymaması için dualar ettim. O gün, caddelerden birinde yürürken, bir zencinin iş yerlerinin vitrin camlarını sildiğini gördüm ve bir anda aynı işi ben de yapmaya karar verdim,cebimdeki son parayla bir sünger, bir cam sileceği, bir bez ve deterjan aldım, başladım iş yerlerinin camlarını silmeye, memnun olup para veren de oldu, vermeyen de ama benim hoşuma gitmişti bu iş. Aynı iş yerlerinin camlarını her gün silmeye devam ettim. Artık beni kabullenmişlerdi ve cebim para görmeye başladı, karnıma sıcak çorba giriyordu.

Bir süre sonra camlarını sildiğim iş yerlerinden birinin sahibi bana yanlarında devamlı çalışma teklifinde bulunduğu zaman sevincimden düşüp bayılmışım, kendime geldiğimde başımda çok güzel 2 bayan doktor vardı ve beni muayene ediyorlardı, o iş yerinde çalışmaya başladım. Patron çok zengin ve muhteşem bir villada oturuyor. Bir süre sonra beni villasına aldı, ehliyetimin olduğunu öğrenince beni eşinin özel şoförü yaptı. 3 sene aynı işte hiç hata yapmadan çalıştım, bana çok güveniyorlardı. Daha sonra fabrikasına aldı beni ve yetki verdi. Derken 20 yılım geçti aynı firmada. Yeni kurdukları fabrikada bana küçük de olsa bir hisse verdiler, bu arada fabrikada çalışan Amerikalı bir bayanla evlendim, 2 çocuğum oldu. Eşim ile çok mutlu bir hayat sürdüm. Bir gin bana, Beni çok sevdiğini, inanıp güvendiğin ve Müslüman olmak istediğini söyledi.

İnşallah bir gün Antalya’ya ailemle gelip, geçmişi yaşayacağım.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.