Köylü yaşlanıyor, üretim bitiyor!
Tarih boyu köylerden kentlere göç konuşulur. Tarım politikaları yapılır. Netice alındığına dair bir emare göremedim.
Yıllardır yaylaları gezmeyi severim. Köy tavuğu ve yumurtasını, otlaklarda doğal olarak beslenmiş inek ve keçi sütünü bulmaya çalışırım. Keçi besleyen Yörüklerin ürettiği keçi peynirini alabilmek için köy evlerini dolaşırım. Ayırmaları için ricada bulunsam da her zaman ayırmazlar.
Dönem hükümetleri köyler ve üretimler için birçok yasa ve kararnameler çıkarmıştır. Hatırladığıma göre, Bülent Ecevit dönemi uygulamaya konulan Köy Kentler projesi bir iki yerde gerçekleşmişti ama her proje gibi sonradan gelen iktidarlar tarafından rafa kaldırıldı herhalde. Köy kentler projesi, siyasi görüş ayrılıklarına veya biz daha değişik işler yapalım ve siyasi prim sahibi biz olalım mantığı taşıyan egolu siyasetçiler tarafından kurban edildi herhalde. Bazı bölgelerimizde yapılan üretimler için kooperatifler var. Oldukça başarılılar. Adeta sanayi kuruluşları oldular ve her yerde adlarına ürünler satılır oldu.
Köyler ve yayla yerleşimleri ile ilgili birçok girişimler yapıldığını biliyoruz. Üstelik birçok bakanlık kendi bünyesinde çalışmalar da yapıyor. Yetmiyor Belediyeler çalışmalar yapıyor. Başta Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere ziraat odaları ve birçok STK’ larmız raporlar hazırlıyor. Çevre Bakanlığı ve Belediyeler planlar yapıyor ama maalesef bu planların birçoğu yol açmaya ve yeni imarlı bölgelerle inşaat sektörünün önünü açmaya yarıyor.
Masa başında yasa ve kararname hazırlayan muhterem büyükler, köylerde üretimi destekleyip köylü vatandaşların üretimine katkı koyacak çareler üretmeliler. İşin bu kısmına bizim aklımız ermez. Biz gördüğümüzü aktarmakla yükümlüyüz. Köyleri, yaylaları gezip oy isteyen siyasilerin kaç tanesi samimiyetle bu konuların takipçisidir bilemeyiz ama doğal üretim için ve köyden kentlere göçü durdurmak için bir şeyler yapılmalı.
Antalya’nın sahile 35-40 km. iç kısımlarındaki köyler ve yaylalar sanki unutulmuş gibi. Bu yayla köylülerinin yaşlıları yerlerini terk etmese de gençler ilçe ve kent merkezlerine gelip yerleşiyor. Aynı yerleşim yerinde nüfusa kayıtlı yüzlerce vatandaş varken, köylerde yaşlılardan oluşmuş 25-30 kişi kalmış. Birçok yerleşim yeri haritalara bile işlenmemiş. Yani oy zamanı hatırlanıyorlar ama hizmette sanki unutulmuşlar.
Birçok yüksek yerlerde yaşayan köylümüz, az miktarda tarım alanında ürün yetiştirmeye çalışsa da, mazota, gübreye ve ilaca para ödemekte zorlandıklarından ve de ürününü iyi fiyata satamadığından tarlalarına uğramaz olmuş. Bazı yerleşim yerlerindeki araziler MARJİNAL TARIM ARAZİSİ olarak adlandırılan taşlık çalılık kayalık arazi. Bu durumda olan köyler, genelde ormanlara yakın köyler. Burada yaşayan vatandaşlar, az da olsa tarlalarına suyu kuyulardan 100 mt. hortumlarla çekiyor. Birçok arazisi ise ekime uygun değil. Çareyi hayvancılıkta bulmuşlar ama ormana girme yasağı da var.
Bütün bu konulara karışan birçok kurum olması sebebiyle işler tam çözülemiyor. Her kurumun ayrı görüşü var ve biri birleriyle fazla irtibatlı değiller. Gençler gelecek görmediği için köyünü terk ediyor. Kalan yaşlılardan ise peynir, yumurta, tereyağı, süt gibi doğal ve taze ürün almak için bizim gibiler sıra bekliyor. 3-5 sene sonra yaşı ilerlemişler azaldıkça onları da bulamayacağız. Gençler tereyağı, peynir yapmayı bilmiyor. Sonuçta KÖYLÜ YAŞLANIYOR VE ÜRETİM YOK OLUYOR.
Hoşça kalın, köyleri unutmayın.
Cengiz Savaşeri