TÜRKİYE’Yİ BU TUZAĞA KILIÇDAROĞLU ÇEKİYOR
Yazar; Hasan ALPARSLAN- YALANCININ, İSTİSMARCININ VE KÜFÜRBAZIN BİRİDİR O.
Ahlatlıbel’de kurulan altı kişilik masanın görünmez iki “doğal üyesi” var.
Eh, fiziksel olarak orada bulunmaları mümkün değildi; ama fikren, kalben ve ruhen oradaydılar.
Biri “Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı” 367 Sabih Efendi…
Diğeri, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Bey…
Dikkat buyurunuz:
Kompradorların Derin Masası’nda sandalye sahibi olduklarından, bir nevi onların “Yargısal Guruları” gibidirler.
Bu manada “Tek Yumurta İkizi” sayılabilirler.
Mister Kanadoğlu, ekseri açıktan “maydanoz” olur, kritik siyasi mevzulara…
Mister ANS ise mahfilde “sessiz ve derinden” topa girer de, ruhunuz bile duymaz!
2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 Krizi’nin mimarıydı.
Onursal Kanadson, 26 Aralık 2006 tarihinde Cumhuriyet’teki yazısıyla “367’nin sadece karar yeter sayısı değil aynı zamanda toplantı yeter sayısı” olduğunu” iddia etmişti…
Oysa: TBMM’deki önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, “toplantı yeter sayısı” olarak “367” aranmamıştı.
Ezcümle…
367 Sabih, hukuku çiğneyip icat çıkarmıştı!
Kılıçdaroğlu’nun darbecilerle gönül bağı eskidir. 12 Mart 1971…
Yani Demirel’in muhtıra yediği yıl… Bay Kemal, Karaköy Defterdarlığı’nda hesap uzmanıdır.
Selimiye Kışlası’ndaki yarbay, onu yanına çağırır ve “Çapa Tıp Fakültesi’nin muhasebesine el koyalım” der.
Çapa’daki solcu hocalar da böyle hizaya çekilir.
71’in muhtıracı yarbayları, 12 Eylül darbesinin generalleriydi.
Bay Kemal’e “Geçmişte bize çok emek verdin. Bizimle çok operasyona katıldın. Bilgini, görgünü artırmak ve dil öğrenmen için seni Avrupa’ya göndereceğiz” derler.
MGK Bay Kemal’i, 8 bin frank maaşla 6 aylığına Fransa’ya gönderir. 8 bin Frank az para değildi. Kılıçdaroğlu’nun görev süresi 2 yıl uzatıldı. Adam 108 bin frank parayla Türkiye’ye döner.
Şanslıdır Bay Kemal, öğrenciliğini ülkücü gencin, memuriyetini ise darbecilerin himayesinde geçirmiştir.
Bir kasetle de CHP’nin başına gelmiştir.
Bay Kemal, Karabulut olan soyadını Kılıçdaroğlu olarak değiştirir.
Bu da pek bilinmez. PKK’nın Hamburg sorumlusu olan İbrahim Karabulut ise KK’nın öz amca oğludur. HDPKK ile yakınlığı yeni değildir yani. Kandil boşuna adama ‘elektrik faturası ödeme’ dedirtmiyor.
İsyan fitilini yakması da Kandil’in emri…
Halk ona itimat etmiyor ama…
Babacan, Akşener, Kılıçdaroğlu, Davutoğlu, Karamollaoğlu, FETÖ, Demirtaş, Kuytul, Michael Rubin, Peker, PKK, Joe Biden, CIA, Macron ve Mossad’ı Reis korkusu sardı.
Birbirlerine “adam değilsin” ve “hain” diyen içteki 7 benzemez, ABD’nin desteğiyle Reis’i indirmek için anlaştı.
Yani Erdoğan tek, onlar 7 kişi… ‘Reis düşmanlığı’ üzerinden vatanın işgalini planlıyorlar.
Türkiye’yi bu tuzağa Kılıçdaroğlu çekiyor.
Uyanık olursak başaramazlar.
Bay Kemal, ‘fakirlik’ edebiyatı ile siyasete girdi. FETÖ onu bize ‘Gandi’ diye yutturdu.
Güya yırtık elbise ve yırtık ayakkabı ile büyümüş, zor günler geçirmişti.
Tabii hepsi yalandı.
Çünkü babası tapu müdürüydü ve Kemal’in ‘izci kıyafeti’ bile vardı.
Kısacası yalancının, istismarcının ve küfürbazın biridir o…
Hâlbuki devlet adamlığı ciddiyet ister, tutarlılık ister, millilik ister…
Devlet adamı ülkesine laf ettirmez ve toz kondurmaz!
Bu adam ise ABD ve Avrupa’daki mahfillere sürekli Türkiye’yi gammazlar.
Çünkü ABD ve FETÖ’nün emir eridir.
AK Parti’de Dışişleri Bakanlığı’ndan tutalım Başbakanlığa kadar birçok üst düzey görev yapmış bir ismin kendisini Kemal Kılıçdaroğlu’nun ellerine bırakması sizce de trajik değil mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu’nu siyasi hayatın en parlak mevkilerine yerleştirirken; bunlar, kendilerini Kemal Kılıçdaroğlu’nun masasında herhangi bir köşeye yerleşmek için dilenecek kadar düşürdüler.
Ahmet Davutoğlu için “egosu çok büyük” derler; peki gerçekten böyle mi?
Egosu bu kadar güçlü olan birinin Erdoğan’a sırtını dönerek Kemal Kılıçdaroğlu’ndan resmin bir köşesinde yer kapmak için dilenmesi aşağılayıcı değil mi?
Son derece aşağılayıcı bir durum aslında. Kimse kendisini partiden kovmadı.
Hoşlanmadığı durumlar karşısında bir kenara çekilip onuruyla küsebilirdi. Bir sürü böyle isim var AK Parti’de. Ama kimse işi Tayyip Erdoğan’dan intikama vardırmadı.
CHP’nin kapısını çalıp “Erdoğan’ı devirmenize yardımcı olabilirim” demedi. Hiçbir gerekçe Ahmet Davutoğlu’nu haklı çıkarmaz, bugün itibarıyla kendini düşürdüğü bu acıklı durum için.
Ali Babacan’a diyecek bir şey yok; onunki ne ego davası ne intikam hırsı; o baştan beri profesyonel bir isim.
Abdullah Gül’ün ekibi olarak hangi resme koysalar pişkin pişkin gülümseyerek poz veren biri.
Yuvarlak masa resmine Davutoğlu’nun Karar gazetesi “tarihi” nitelemesi yapmıştı manşetten. Evet doğru, o resim gerçekten tarihi; Erdoğan’ın yanında başbakanlık ve AK Parti Genel Başkanlığı yapmış bir ismin muhalefetin masasına ilişerek zavallı bir hale gelişinin ibretlik resmi olarak tarihi!