CHP’li Aykut Kaya; Antalya kalkınma Stratejisi dikkatleri üzerine çekti

CHP Antalya Milletvekili Aykut Kaya, Antalya’nın bütün sorunlarını derleyip aynı zaman çözüm önerileri sunduğu Antalya İli Kalkınma Stratejisi Raporu’nu açıklamak için bir basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen basın toplantısına Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris taş ve basın mensupları katıldı.
Bölgesel kalkınma ülkemizin somut adımlar atması gereken en önemli yapısal sorun alanlarından biri ve bu alanda ilerlemek için il ve hatta ilçe düzeyinde yeni stratejilere ihtiyacımız var. Merkezi yönetimin bugüne kadar attığı adımlar illerimiz arasındaki farkları kapatmak bir yana bu farkları daha da katılaştırmıştır. Ben de Antalya milletvekili olarak kendi ilim için alanında uzman bir ekiple çalışarak elimi taşın altına koymaya karar verdim. İşte sizlerle bugün ana hatlarını paylaşacağım bu rapor, Antalya’nın potansiyeline duyulan inancın ve Antalya için duyduğum mesuliyetin bir yansımasıdır. Nitekim, bu strateji raporundaki tüm tespitler ve öneriler, Antalya’mızın sahip olduğu büyük potansiyeli ortaya koymakta ve kentin ekonomik, sosyal ve kültürel gelecek vizyonuna dair somut adımlar da sunmaktadır.
Antalya bugün sadece ülkemizin değil dünyanın da dikkatle takip ettiği bir şehirdir. 2,7 milyonluk nüfusuyla Türkiye’nin en kalabalık 5. ili olan Antalya, her yıl milyonlarca turisti ağırlayarak dünya turizm liginde üst sıralarda yer almaktadır. Ülkemizin tarım ve turizm alanlarındaki potansiyelini en iyi yansıtan şehirlerinden biri olan Antalya, Akdeniz’in parlayan ekonomik merkezlerinden biridir. Turizmde elde ettiği başarılarla adından söz ettiren Antalya, aynı zamanda tarımsal üretimiyle Türkiye’nin yaş meyve-sebze deposu konumundadır. Kısacası, Antalya hem turizmin başkenti hem de bölgesinin ekonomik lokomotifidir.
Ancak bugüne kadar gösterdiği tüm başarılı performansa rağmen Antalya’nın ciddi yapısal sorunları bulunmaktadır. Şehrimizin sahip olduğu potansiyeli tam anlamıyla hayata geçirmesi ve sürdürülebilir bir kalkınma patikasına oturması için bu sorunların bertaraf edilmesi gerekmektedir. İşte Antalya İli Kalkınma Stratejisi raporu tam da bu amaca hizmet etmek üzere hazırlandı. Bu strateji, Antalya’nın mevcut durumunu kapsamlı bir şekilde analiz ederek geleceğe yönelik bir yol haritası çiziyor. Amacımız, Antalya’nın bugüne kadar yakaladığı başarıları daha da ileriye taşımak ve karşı karşıya olduğumuz sorunları uzun vadeli bir planlama ile çözmek.
Tam da bu noktada, ilçeler arası gelişmişlik farklarına özel önem verilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Örneğin, Muratpaşa ilçemiz ile Gündoğmuş arasında dikkate değer bir gelişmişlik uçurumu söz konusudur. SEGE 2022 sonuçlarına göre ülkemizdeki 973 ilçe arasında Muratpaşa 15, Gündoğmuş ise 848. sırada yer alıyor. Bakın, bu iki ilçenin merkezleri arasındaki karayolu mesafesi 138 km ama kalkınma açısından ikisinin arasında 832 ilçe yer alıyor. Bir ilin kalkınması, tüm ilçelerinin birbirini tamamlayan ve bir arada güçlenen bir yapıya kavuşmasıyla mümkündür. Sadece turizm merkezlerinin veya deniz kıyısındaki ilçelerin marifetiyle büyüyen bir Antalya, şehrin gerçek kapasitesini asla tam anlamıyla kullanamaz. Önemli olan, her ilçeyi bir cazibe merkezi haline getirecek planlamayı yapmak ve bu ilçeler arasındaki etkileşimi artırmaktır. Benim kalkınmadan anladığım, Yörük Ayşe ile Ali’yi de otel sahibi Fatma ve Mehmet’i de aynı düzeyde memnun kılan, herkesin refahtan adil pay aldığı bir Antalya yaratmaktır.
Bu raporda, böylesine bütüncül bir kalkınma vizyonu doğrultusunda altı ana bölüm belirledik. Her bölüm, Antalya’nın farklı yönlerini mercek altına alıyor. Şimdi, bu altı bölümün içeriğine ve öne çıkan tespitlerine kısaca değineceğim.
İlk bölüm, Antalya’nın ekonomik büyüklüğünü ve Türkiye ekonomisindeki konumunu ayrıntılı biçimde analiz ediyor. Antalya’nın, son yirmi yılda Türkiye ortalamasının üzerinde bir büyüme performansı sergilediğini görüyoruz. Bununla birlikte, bu büyümenin büyük ölçüde turizm ve tarım sektörlerine dayalı olması kırılganlığı artırıyor. 2016’daki kriz ve 2020’deki pandemi süreci, turizme bağımlı olan ekonomimizin dış şoklara ne kadar açık olduğunu göstermiştir. Diğer yandan, Antalya’nın merkezi bütçeye yaptığı yüksek katkı ile kamudan aldığı pay arasındaki dengesizlik de dikkat çekicidir. Bu adaletsizliğin, ilimizin altyapı yatırımlarında gecikmelere yol açtığı sonucu net biçimde ortaya çıkmaktadır.
İkinci bölümde, Antalya’nın verimli toprakları ve seracılık tekniklerindeki uzmanlığından kaynaklanan tarımsal gücü irdeleniyor. Şehir, Türkiye’nin yaş meyve ve sebze ihracatında önemli bir paya sahip. Bu güçlü yanımızı daha da ileri götürmek için dijital tarım uygulamalarının, iklim dostu üretim pratiklerinin ve katma değeri yüksek ürünlere yönelmenin önemi vurgulanıyor.
Aynı zamanda, tarım-sanayi entegrasyonunun geliştirilmesiyle yereldeki üreticilerin gelir seviyesini kalıcı olarak artırabileceğimiz savunuluyor. Antalya’nın iç kesimlerinde, yaylalarda ve daha kırsal ilçelerde de modern tarım yöntemleri yaygınlaştıkça, tarımın bir geçimlik faaliyetten bir kalkınma dinamosuna dönüşebileceği öngörülüyor.
Üçüncü bölüm, turizm sektörünün her ne kadar Antalya’yı küresel haritaya yerleştirse de mevsime bağlı bir ekonomik yapı ortaya çıkardığını gösteriyor. Bu yapının yarattığı istikrarsızlığı gidermenin yolu, turizmde çeşitlilik sağlamaktan geçiyor. Deniz-kum-güneş formülüne ek olarak kültür, tarih, doğa ve sağlık turizmi gibi alanlara odaklanmak şart. Ayrıca ilçelerin her birini özgün temalarla tanıtmak, yayla turizmi, gastronomi turizmi veya butik konaklama gibi farklı alternatifler geliştirmek de hedefleniyor. Böylece turizm gelirlerini 12 aya yayarak, konaklama sektörü başta olmak üzere pek çok alanda istihdamın sürdürülebilirliği sağlanacak.
Dördüncü bölümde, Antalya’nın yüksek katma değerli sektörlerdeki konumu ve geleceğe dair projeksiyonları ele alıyoruz. Sanayi altyapımızın henüz istenen düzeyde olmadığı bir gerçek. İmalat sanayinde çalışan sayısının düşük kalışı, şehrin ana sektörleri dışında varlık gösterememesinden kaynaklanıyor. Oysa Antalya’nın genç ve eğitimli nüfusu, bilişim, yenilenebilir enerji ve biyoteknoloji gibi alanlarda atağa kalkabileceğini gösteriyor. Bu bölümde, üniversite-sanayi iş birliğine, araştırma-geliştirme faaliyetlerine ve girişimcilik ekosistemini destekleyecek teşviklere özellikle vurgu yapılıyor. Hedef, şehrimizi sadece bir turizm merkezi değil, aynı zamanda bir teknoloji ve inovasyon üssü haline getirmek. Antalya, doğru tasarlanmış teknoloji teşvikleri ve yatırımları ile dünyanın en gelişmiş illeri arasına girme potansiyeline sahiptir.
Beşinci bölüm, Antalya’nın merkezi bütçeye katkısına karşılık aldığı kamusal yatırım payının yetersizliğini derinlemesine irdeliyor. Ulaşım altyapısı, hızlı tren projeleri ve otoyol bağlantıları gibi büyük ölçekli projelerin gecikmesi, hem iç kesimlerdeki ilçelerin gelişimini frenliyor hem de sahil bölgelerindeki potansiyelin tam kullanılamamasına neden oluyor. Antalya-Kayseri hızlı tren projesi, güney-kuzey otoyol bağlantıları ve lojistik üssü yatırımları gibi bir türlü başlayamayan veya yıllardır bitirilemeyen birçok proje kamu desteğinin arttırılmasıyla hız kazanmalı. Hem kırsal ilçeler hem de şehir merkezine kıyıdaş olan ilçe ve beldeler, bu bütüncül projeler sayesinde ileriye taşınmalıdır.
Son bölümde, bütün bu tespitler ışığında kapsamlı bir yol haritası özetleniyor. Tarımda teknoloji entegrasyonu ve verimlilik artışı sağlamak; turizmde çeşitliliği artırarak mevsimsellik sorununu hafifletmek, yüksek teknoloji yatırımlarını çekerek sanayide katma değeri yükseltmek ve hak ettiğimiz kamu kaynaklarını şehrimize kazandırmak… Tüm bu konular, kurumlar arası koordinasyon ve ilçeler arası uyum olmadan başarıya ulaşamaz. Dolayısıyla ilçe belediyeleri, kamu kurumları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları kapsayıcı bir platformda bir araya gelmeli. Her ilçenin farklı güçlü yanlarını ortaya çıkararak, Antalya’nın her köşesini eşit ölçüde kalkındırmak ana hedefimizdir. Bu rapor, işte bu hedefe ulaşmak için somut proje fikirleri ve planlama önerileri sunuyor.
Değerli basın mensupları, altı ana bölümde ayrıntılı olarak ele aldığımız konular, Antalya’yı tarihsel güçlü yönleriyle yeniden tanımlayıp dönüştürmeyi amaçlıyor. Turizm ile tarımı, sanayi ile hizmetleri ve nihayetinde merkez ile ilçeleri birbirini besleyen bir ekosistem içinde konumlandırmak istiyoruz. Bir ilin kalkınması, ancak tüm ilçelerinin aktif katılımı ve ortak sinerjisiyle gerçekleşebilir. Bu yaklaşım doğrultusunda, farklı bölgeler ve sektörler arasında adil bir paylaşım ve bütüncül bir gelişim hedefliyoruz.
Sözlerimi tamamlarken, bu strateji raporunun kâğıt üzerinde kalmaması için gerekli her türlü iş birliğine açık olduğumuzu ifade etmek isterim. Antalya’nın ve diğer illerimizin, bütün paydaşlarının imzalayacağı 5 yıllık, 20 yıllık ve hatta 50 yıllık stratejik yol haritalarının olması gerek. Ben bu raporun, böyle bir mutabakatın zemini olabileceğini de düşünüyorum.
Kıymetli basın mensupları,
Antalya, sadece kıyıda ya da belirli turizm merkezlerinde değil, şehrin tamamında bir kalkınma hikâyesi yazmayı hak ediyor. Yörük Ayşe’yi de otel sahibi Mehmet’i de aynı düzeyde mutlu edebilecek, herkesin refahtan pay aldığı bir Antalya mümkün ve biz bu doğrultuda çalışmaya devam edeceğiz. Katılımınız ve desteğiniz için teşekkür eder, raporumuzun Antalya’ya ve ülkemize hayırlı olmasını dilerim






