Düzen, “Unutmadık, Unutmayacağız”

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, Marmara depremi yıl dönümü ve ülkemizde yaşanan afetler hakkında açıklamalarda bulundu. Düzen, Marmara depremi, orman yangınları ve sel felaketi’nin yüreklerde kapanmayacak derin yaralar açtığını söyledi.
Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, asrın felaketi olarak bilinen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 22. yılı dolayısı ile bir mesaj yayınladı.
Başkan Başkan Düzen, yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verdi;
“22 yıl önce meydana gelen ve asrın felaketi olarak adlandırılan Marmara Depremi, yüreğimizde hiç kapanmayacak derin yaralar açtı. Depremi, yaşadığımız acıları ve hayatını kaybedenleri asla unutmadık, unutmayacağız. 17 Ağustos 1999 günü sabah saatlerinde geniş bir alanda ciddi seviyede hissedilen Marmara Depremi, binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, binlerce insanın yaralanmasına ve evsiz kalmasına neden olmuştur. Yüzyılın en büyük felaketleri arasında yer alan bu deprem, kelimelerle anlatılamayacak düzeyde tarifsiz acılar yaşatmıştır. Şüphesiz ki ülkemiz, dünyanın en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yaşanan depremin günümüzde ve gelecekte de yaşanılması kaçınılmaz olacaktır. Burada en önemli husus, depremle yaşayabilmeyi öğrenmek, yapı stoklarımızı, evlerimizi ve işyerlerimizi depreme dayanıklı hale getirmektir. Yaşadığımız yüzyılın bilimsel verileri ışığında sahip olduğumuz bilgi, birikim ve teknolojinin imkanlarını kullanarak tedbirlerimizi almamız, kurumlarımız ve vatandaşlarımızla bir bütünlük içerisinde her zaman depreme hazırlıklı olmamız ve yaşanan bu büyük acıdan ders çıkarmamız gerekmektedir. 17 Ağustos depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize sabırlar diliyor, milletimizin ve tüm insanlığın bir daha böyle acılar yaşamamasını Yüce Allah’tan diliyorum.”
AFETLER, CİDDİ TEHLİKELERE NEDEN OLUYOR
Ülkemizde 28 Temmuz’da başlayan ve 40’tan fazla ilde görülen 200’den fazla orman yangınının büyük bölümü söndürüldüğünü ve bazı kısımların da kontrol altına alınamadığını belirten Başkan Düzen, Ancak buradaki ormanlık alanların önemli bir bölümünün yok olması sonucu sel felaketlerinin çok geçmeden kendini göstereceği yönünde uyarılar var diye belirtti.
Başkan Düzen, Sel ve su taşkınları, ülkemizde en sık görülen afetlerin başında geliyor. Ülkenin en çok yağış alan bölgesi Karadeniz’de sel felaketleri ise yaygınlaşıyor ve ciddi tehlikelere neden oluyor diyerek; “Ortaya çıkan bilgilere göre, sel sularının en sert vurduğu Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde 2014 yılında kütüklerin sıkıştığı köprülerin yıkılıp, yenilerinin yapılması için Devlet Su İşlerine (DSİ) başvurulduğu öğrenildi. Ancak DSİ’nin geçen süreçte köprüler için harekete geçmedi.
AFAD’ın 1950-2019 dönemini kapsayan sel ve su baskını istatistikleri, ülkenin sel tehdidine ne kadar açık olduğunu ortaya koydu. Türkiye’de 2019 yılında toplam 499 sel/su baskını olayı meydana geldi. Veriler, su baskını olaylarının ülkenin kuzeyi ve doğusunda artış gösterdiğine işaret etti.
AFAD verilerine göre sadece geçen yıl ülke çapında 177 sel ve su baskını ile 107 heyelan görüldü. Aynı dönemde doğa kaynaklı olayların yüzde 20’ye yakını sel ve su baskınları, yüzde 12’ye yakını da heyelan olarak kayda geçti. Yaşanan taşkınlarda, onlarca bina ve konut yıkıldı, 1400’den fazla bina hasar gördü. Yüzlerce hayvan öldü. Son olarak Bartın, Kastamonu, Sinop ve Karabük en çok etkilenen iller oldu” diye açıkladı.
Afetlere karşı neler yapılmalı? diyen Başkan Düzen, Afetlere karşı alınması gereken önemleri şöyle sıraladı:
“Uzmanlara göre,
- Dere yataklarının üzerini açmak,
- Derelerin bakımı için servis yolları yapmak,
- Kutu menfezleri temizlemek,
- Mümkün olan her yerde dere yatağını işgal eden binaları derelere iade etmek,
- Yukarı havzalardaki ormanlara zarar verilmesini önlemek,
- Yağışa göre imar ve projelerde yeniden düzenlemek.
- Kentsel dönüşümde, heyelan ve sel riskini göz önüne almak; çarpık yerleşmeyi engellemek,
- İmar ve iskan yönetmeliklerinde değişiklikler ile tehlikenin büyümesini önlemek,
- Risk yönetimi ile tehlikeleri ve bunlara maruz kalacak kişi, bina, yol, altyapıyı belirleyerek savunmasız olanları korumak,
- Bazı binaların girişlerini yükseltme, bodrum katları iptal etme gibi yapısal önlemler,
- Taşınma ve yıkılma yönetmeliklerini iklim değişikliğini dikkate alarak düzenlemek. Gerekirse 100 yıl olan su seviyesi kriterini belki 150 yıla çıkarmak,
- Köprüleri daha uzun, direği daha yüksek geçecek şekilde yapmak, mazgallarda yeni yağış kriterlerini kullanmak,
- Arnavut kaldırımlarını asfaltlaştırma gibi adımlardan kaçınmak, (Sel felaketlerinin yaratacağı kayıpları minimalize eden) “Sünger şehir” kavramına yönelmek.”