Su kaynaklarımız tehdit altında!

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ndan Prof. Dr. İskender Gülle verdiği ‘‘webinar’’da su kaynaklarına yönelik tehditleri ve alınması ereken önlemleri anlattı…
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBU) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi tarafından düzenlenen, ‘‘Limnoloğun Not Defterinden Yansımalar: SU KAYNAKLARIMIZ VE GELECEĞİ’’ başlıklı seminerde, Türkiye’nin su kaynaklarının tehdit altında olduğu, bilimsellikten uzak çalışmaların bu tehdidi büyüttüğü vurgulandı.
İnternet üzerinden verilen seminere (webinar) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. İskender Gülle konuşmacı olarak katıldı.
Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Küçük’ün yönettiği semineri, ev sahibi Dekan Prof. Dr. Ayşegül Kubilay başta olmak üzere, Türkiye’nin dört yanından öğrenci, uzman ve bilim insanı izledi.
Prof. Dr. İskender Gülle önce göl ve gölet gibi su kaynaklarının durumu hakkında bilgiler verdi, su kaynaklarındaki kirlenme ve yok olma süreçlerinin belirtilerini anlattı, limnolog olarak not defterinden veriler aktardı. Sonra da su kaynaklarına yönelik tehditleri, korumak için neler yapılması gerektiğini sıraladı.
TEHDİTLER NELER?
Prof. Dr. Gülle seminerde özetle şunları söyledi (bilimsel terimlerden arındırıp mealen aktarıyorum):
– Sularımız hızla kirleniyor. Sığ göllerimizde bu durum daha bariz olarak görünüyor. – Göllerin kirlenmesinde, çevrelerindeki ve beslendikleri kaynakların çevresindeki fiziki yapı önemli.
– Kirlenmede (tarım kaynaklı) fosfor önemli bir unsur. Dibe çöktüğü için yüzeysel ve yüzeye yakın ölçümlerde değerler dikkatten kaçıyor. Bazı dip bitkileri fosforla beslenip büyüyor, ölünce çökelti oluyor.
– Fosfor ve diğer kimyasal kirlenmelerde, su kaynakları çevresindeki tarımsal ilaçlamalar, derelere bırakılan atıklar önemli etkenler olarak karşımıza çıkıyor.
– Göllerdeki avcılık, bilinçsizlik nedeniyle kirlenmeye yol açıyor. Avcılar, gölde balık avladıkları teknenin bakımını kıyıda o göle atık bırakarak yapıyor. Bir litre atık yağın 1 milyon litre suyu kirlettiğini bilmiyor.
– Nehirlere atık bırakmanın yanında, ‘‘taşkın önleme’’ ve ‘‘ıslah’’ adı altında yapılan müdahaleler de bir başka tehdit. Bu müdahaleler hem kirlenmeyi artırıyor hem göl veya göletin ömrünü kısaltıyor. Çünkü doğal yapıdaki nehirde pek çok madde göle ulaşmazken, ıslah edilmiş nehirlerde, hiçbir yere takılmadan göl veya gölete varıyor.
– Balık çiftlikleri, kullanılan yemler nedeniyle büyük bir kirlilik kaynağı oluşturuyor.
NELER YAĞILMALI?
Prof. Dr. İskender Gülle, su kaynaklarını korumak için yapılması gerekenleri de şöyle anlattı:
– Göl ve gölet çevrelerinde koruyucu yeşil kuşak oluşturulmalı. Su kaynaklarına belirli mesafede tarla tarımı yapılmasına son verilmeli.
– Nehirlere ‘‘taşkın önleme’’ ve ‘‘ıslah’’ adı altında müdahalelerden vazgeçilmeli. Atık bırakılması önlenmeli. Afet tehlikesine karşı taşkın alanı bırakılarak önlemler alınmalı.
– Göl ve göletlerde dip temizliği, faydadan çok zarar veriyor. Bu tür müdahalelere, konuyla ilgili bilim dallarından bilim insanlarının birlikte çalışmasıyla karar verilmeli.
– Türkiye çok hızlı şekilde, göl ve göletler ile akarsu kıyılarındaki balıkçılıktan, tarla balıkçılığına yönelmeli. Çünkü tarla balıkçılığında her kaliten su kullanılabilir, kirliliği de neden olunmaz.
Bir başka tehdidin ve kirlilik kaynağının şişe suyu tüketmek olduğunu belirten Prof. Dr. İskender Gülle, ‘‘Belediyelerimiz musluktan güvenle doldurup içebileceğimiz su sağlayıp, insanımızı şişe suyu tüketmekten kurtarmalı’’ dedi.
Haber: MUSTAFA KAZIM AYDIN