HAİN DARBE GİRİŞİMİNİN 5.YILI..
15 TEMMUZ DESTANI: BİR ZAFER, BİR KAHRAMANLIK HİKÂYESİ.
15 Temmuz şanlı milletimizin yazdığı bir destan..
Bu büyük millet, birlik ve beraberliğiyle kenetlendi ve tüm dünyaya örnek oldu.
15 Temmuzu unutursak kanımız kurusun.
FETÖ ve üst akıl darbe girişiminde bulunanlar.
Ülkemizi bölüp, parçalamak ve emperyalistlere peşkeş çekmek isteyen hainler Başkomutan Erdoğan’ın çağrısı ile tanklara, toplara, uçak ve silahlara kahramanca göğsünü siper eden, şanlı milletin evlatlarından, derslerini alacaklarını hiç hesaba katmadılar.
Bu uğurda vatan evlatlarımız şehit ve gazi oldu.
Kahramanlıkları sayesinde şanlı al bayrağımız yere düşmedi, ezanlar susmadı, topraklarımız düşman botu ile çiğnenemedi. 15 Temmuz’u onun maneviyatına uygun şekilde analım.
15 Temmuz’un bir işgal ve darbe girişimi Türk halkının milli iradeye ve demokrasiye sahiplenmesi ile akamete uğratıldı..
Yer ve gök şahit olsun ki şehitlerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız, aziz şehitlerimizin ve onların yakınlarının intikamını en acı şekilde alacağız.
Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası. Ülkemizin çok hızlı şekilde ayağa kalkması göstermiştir ki, Bu büyük millet güçlü ve büyük Türkiye istiyor.
Allah şehitlerimize rahmet, gazilerimize uzun ömürler versin.
Bu darbe girişimi başka bir ülkede yaşanmış olsaydı o ülkede çok daha vahim durumların ortaya çıkabileceği aşikârdı.
Milletimiz; üretimde tam bağımsız, ekonomide tam bağımsız, enerjide tam bağımsız, savunma sanayinde tam bağımsız bir Türkiye istiyor..
Bunun yolunun her türlü fitneye, her türlü bölücülüğe, her türlü kirli oyuna karşı birlikte ve beraberlikten geçtiğini çok iyi biliyoruz.
Aziz milletin destan yazdığı 15 Temmuz’u unutmadık ve gelecek 15 Temmuz’ları da asla unutmayacağız, unutturmayacağız.
İşgal ve darbe kelimesi sadece fiziki ve fiili anlamda tanklarla, toplarla, silahla işgal değil, bu ülkenin belki zihnini, kalbini, gönül coğrafyasını işgal girişimiydi aynı zamanda.
Çünkü Türkiye’nin kendisine istikamet olarak kabul ettiği yeni açılımları kabullenemeyen, uluslararası sistemin birtakım aktörleri FETÖ denilen yapıyı bir taşeron olarak kullanarak onların da katkılarıyla Türkiye’nin bu gidişatını aslında değiştirmek istediler.
15 Temmuz’un maneviyatı açısından da sürekli hatırlamamız gereken boyutları vardır.
Biz şahadet kültürünü ve inancını yeniden hatırladık.
Tarihimizdeki büyük kırılma noktalarını, Malazgirt’ten Çanakkale’ye kadar uzatabilirsiniz.
Biz hep bir tarih olarak okuduk ama 15 Temmuz’da şahadetin, gerçek kahramanlığın, fedakârlıkta bulunmanın, candan canandan, maldan mülkten feragat ederek ölmenin ne manaya geldiğini gördük. O anlamda bunun büyük bir tezekkür vesilesi olduğunu da ifade etmeliyiz..
15 Temmuz’u anarken ve aziz şehitlerimizin hatıralarını yaşatırken bu mana ve maneviyatı hep birlikte düşünmemiz lazım.
Yani 15 Temmuz’u magazinleştirmeden, onun maneviyatına, mehabetine uygun bir şekilde anmamız gerekiyor. 15 Temmuz’da biz şüphesiz hüzünlendik, yas tuttuk.
Çünkü şehit ve gazilerimiz var ama aynı zamanda bir zafer var, bir kahramanlık hikayesi var, bir destan var orada. Biz yasını da vakur ve asil bir şekilde tutan bir milletiz.
Türklerin tarihte dostunu, düşmanını unutmayan ama yediği darbeden dolayı da asla yıkılmayan ve ayakları üzerinde tekrar dikilen bir millettir.
Bu darbe girişimi bir başka ülkede olsaydı, orada devlet yıkılır, millet birbirine girer, toplum dağılır, ekonomi çöker, çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkardı.
Bu darbe girişiminden çok çok kısa bir süre sonra biz Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprülerinin açılışları yapıldı..
Fırat Kalkanı harekatını Türkiye teröre karşı kendi milli imkan ve kabiliyetleriyle hayata geçirdi.
7 ağustosta Yenikapı mitingi yapıldı ve Yenikapı ruhu ile bütün Türkiye bir araya geldi. PKK’ya karşı çok etkili operasyonlar başlatıldı. Suriye krizi bir başka boyuta girdi.
Rusya ile yürüttüğümüz müzakereler neticesinde Astana süreci başladı. Cenevre süreciyle birlikte şu anda Suriye krizinin çözümüne yönelik uluslararası platformlarda imkan sağlayan iki ana platformun iki ana aktörü haline geldik.
Ekonomide, geçenlerde rakamlar da açıklandı, Türkiye’nin yüzde 5 büyüme trendini yakaladığını hep birlikte gördük.
FETÖ ile ilgili itikadı ve siyasi manada hepimizin bu 15 Temmuz vesilesi ile yapmamız gereken muhasebe var.
Direniş ve zafer boyutuna geldiğimiz zaman orada hakikaten 15 Temmuz gecesi karanlık bir gece olarak başladı ama 16 Temmuz sabahı apaydınlık bir sabah olarak doğdu bu ülkede.
Bu kötülüğü ortadan kaldıracak bu bağlılık, inanç ve sadakat nereden geldi,
Bu da şüphesiz bu toprakların direniş ruhunu yansıtıyor ve milletin ayağı o gece sağlam olmasaydı o darbe, o şok karşısında bu toplum dağılırdı. Milletin vicdanı ve aklı doğru yerde olduğu için ayakları da yere sağlam bastığı için bu darbe çok kısa bir sürede bastırıldı ve FETÖ’nün 40 yılda yaptığı planı millet, 24 saatten az bir sürede darmadağın etti.
Dediler ki ‘bu darbe bir tiyatro, bir mizansen’, Bunu FETÖ’nün kendisi dedi.
Darbe püskürtülünce böyle bir izahata gitmek durumunda kaldılar.
İkinci olarak ‘kontrollü darbe’ dediler.
Aynı kapıya çıkan bin argümanla yine darbe sonrası ortaya çıkan milli birlik duygusunu yok etmek için kontrollü darbe iddiasını ortaya attılar ama tek bir delil ortaya koyamadan.
Ama bu darbeyi yapan, destekleyen, FETÖ ve iltisaklı grupların söylemlerine destek vermekten başka bir şey değildir.
Diğer argüman da ‘darbe sonrası süreç ve darbe muhalefeti susturmak, bastırmak için kullanılıyor’ denildi.
Hâlbuki Türkiye’de meşru siyasi muhalefet meclistedir.
Kendi mecralarında, parti olarak STK olarak, yayın kuruluşları olarak her tür faaliyetini yapabilmektedir.
Bunun aksini iddia etmek söz konusu değildir.
Hasan Alparslan Araştırmacı Gazeteci-Yazar 15 Temmuz 2021